İHANET / MERHAMET (1)
Aziz Türk Milleti;
Sayenizde biz de “Teknik Servis” gibi olduk. Nerde arızalı tipler varsa seçiyorsunuz, Ankara’ya gönderiyorsunuz, canınız yanınca da “Aman bizi kurtarın, yandık” diye feryat ediyorsunuz! Seçtiğiniz kişilerin çoğu “Tel maşa çakma kol saatleri gibi.” Laf dinlemiyorlar, kafalarını duvara toslayınca, çare arıyorlar ama, iş işten geçmiş oluyor.
Bugün, herbiri “Kımıl Zararlısı” gibi, yok etmek üzere planlanmış Badem Takımına, 2007 yılından bu yana yaptığımız nasihatleri tekrarlayacağız. Dinlediler mi? Dinlemediler, ne hale düştüler, gördük! Fakat olan yine sizlere oldu, maalesef!
Yarın, CHP’nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel’e diyeceklerimiz olacak.
Öbür gün ise seninle, seni konuşacağız. Bakalım, sen bizleri dinleyecek misin?
İhanet ve Merhamet! Bu iki duygu birbiriyle ters orantılıdır.
İhanet ne kadar yakından gelirse, merhamet oradan çok uzaklara kaçar.
Yıllardır Bademlere vermediğimiz öğüt, anlatmadığımız konu kalmadı.
Dedik ki; “Elindeki silahı bırakmamış, insan öldürmekten vazgeçmemiş bir Narko-Terör Örgütü ile müzakere yapamazsınız. Yaparsanız ihanete düşmüş olursunuz!” Demedik mi? Dedik ama dinlemediler…
Dedik ki; “EMASYA Protokolünü” kaldırıp Askeri kışlasına, Polisi karakoluna kapattınız. Şehirlerimizde, İlçelerimizde alan hâkimiyetini Terör Örgütüne bilerek ve planlayarak terk ettiniz. Bakın ülkemizin her yanı bomba ve ağır silah deposuna döndü. Yapmayın, eğer bunu yaparsanız ihanete düşmüş olursunuz!” Demedik mi? Dedik ama dinlemediler…
Dedik ki; “Dış Politikada yanlış yapıyorsunuz. Böyle devam ederseniz çevremizde konuşabilecek tek komşu kalmayacak! Kaldı mı? Kalmadı.”
Demedik mi? Dedik ama dinlemediler…
Dedik ki; “2002 yılından bu yana dünya ilk kez bu kadar para bolluğu yaşıyor. Dışardan aldığınız borç paraları yatırıma, üretime, istihdama, sanayileşmeye, bilgi ve teknolojik gelişmelere harcayın ki size misliyle geri dönsün.
Bademler ne yaptılar? Aldıkları borç paraları taşa-toprağa-yandaşlara gömdüler. Niçin? Rahatça hırsızlık yapabilmek için! 2002 yılına kadarki (79 Yıllık) borcun dört katını, 22 senede yaptılar. Şimdi ise bol-bol yenilen hurmalar, tırmalamaya başladı!” Demedik mi? Dedik ama dinlemediler…
Değerli Okurlar;
Bademlerin, “İndirilmiş Gerçek İslam” ile hiçbir ilgileri yoktur.
“Milli Görüş” adıyla Türk Siyasi hayatına giren bu hareketin hafızalarımızda ve arşivlerde şimdiye kadar ne iz bıraktığını beraberce hatırlayalım mı?
-Bosna Savaşı sebebiyle toplanan yardım paraların kaybolması!
-Süleyman Mercimek adlı kişi üzerinden yapılan yolsuzluklar!
-Sanayi Bakanlığı üzerinden, belli vakıflar kanalıyla toplanan rüşvetler!
-Müslüman ülkelerde olan doğal afetler için toplanan yardım paralarının iç edilmesi!
-Kombassan-Yimpaş gibi İşçi Şirketleri kanalıyla yapılan yolsuzluklar!
-“Deniz Feneri e.V” gibi yurtdışında kurulmuş onlarca “Yardım Dernekleri” soygunları!
-Cami Yaptırma Dernekleri- Kaçak Yurtlar-Kaçak Kurslar sayesinde yapılan hırsızlıklar!
-Filistin için toplanan yardım paralarının buharlaşması!
-17/25 Aralık, Hırsızlık-Yolsuzluk-Rüşvet olayları!
-Devletten ihale alan müteahhitlerden toplanan “Haram Havuzu” paraları!
-24 saat boyunca sıfırlanamayan, evdeki (babacım-babacım) rüşvet paraları!
-Görgüsüzce yapılan yurtiçi ve yurtdışındaki mağaza kapatmaları!
-Ailece haksız ve kaynağı belli olmayan zenginleşmeler…
Erbakan’la başlayıp, Erdoğan ile devam eden Milli Görüş çizgisinde bunlardan başka hatırlanacak ne var?
Bunlar mı Müslüman? Bunları yapanlar mı kul hakkı yemeyenler? Bunlar mı dürüst? Bu Bademlerin bir tanesinin ahlâkının Şirazlı Şadi’ye, Yunus Emre’ye, Karacaoğlan’a benzer tarafı var mı?
İtalyan edebiyatının öncülerinden Dante’nin ünlü eseri “İlahi Komedya”nın bir kısmının, kendisinden yüzlerce yıl evvel yaşamış olan Ebu Âlâ Maarri’nin “Risalet-ül Gufran” adlı eserinden alıntı yaparak yazdığı kesinleşti.
Bademlerin herhangi birinde Ebu Âlâ Maarri’den veya diğer Türk-Müslüman bilim-sanat adamlarından birinin kırıntısını bulabilir misiniz? Bulamazsınız.
Gelelim, yazının başlığına;
Kendi ülkesine ihanet edenin, kimseden merhamet beklemeye hakkı yoktur.
Hukuk Devletinde nasıl hesap sorulursa, bunlardan da aynı yöntemle hesap sorulacaktır. Sadece bunlardan mı? Cehalet çukurunda yetişip, ihanete düşen ne kadar yardakçı, demokrasi düşmanı, resmi-sivil hırsız varsa hepsinden hesap sorulacaktır!
Türk Milleti olarak bizlerin hamuru, Türklük-Müslümanlık-Çağdaşlık’la yoğrulmuştur. Aynen Kuru Fasulye-Pilav-Cacık gibiyiz. Biz ayrılamayız!
Bu zehirli mantarları aramızda tutmayın artık…
Sağlık ve başarı dileklerimle
27 Temmuz 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı
İHANET / MERHAMET (2)
Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhuriyetin en önemli kurumlarındandır.
9 Eylül 1923 yılında kurulduğundan bu yana, T.C. Devletine ve milletine çok hizmetleri olmuştur. İlk Genel Başkanı Atatürk’tür. İkinci Genel Başkanı (Atatürk’ün son Başbakanı) Celal Bayar, Üçüncü Genel Başkanı ise, Cumhuriyetin İkinci adamı İsmet İnönü’dür.
Kurtuluş Savaşına bizzat katılmış, kurşuna göğüslerini siper etmiş “İstiklal Madalyalı” bu üç Devlet Büyüğümüzün koltuğunda bugün Özgür Özel oturmaktadır.
Cumhuriyeti yıkabilmek için, CHP’nin yıkılması veya Kurucu Değerlerinden uzaklaştırılması gerektiğini, en iyi emperyalist devletler bilir.
Büyük Atatürk ve arkadaşları tarafından, hem sahada hem de masada yenilgiye uğratılan bu devletlerin, ülkemiz üzerindeki emellerinin bilinmesi ve hiç unutulmaması Türk Siyasetçiler için temel bir belge olmalıdır.
Özellikle K. Kılıçdaroğlu döneminde CHP’nin Kaptan Köşkünde, partinin kuruluş değerlerinden uzaklaşmış şahıslar vardı.
Aynı yanlışı, Özgür Özel’in ekibinde de görüyoruz.
Devlet memuriyetinden atılmış, Atatürk’e hakaret etmekten çekinmeyen, AKP ile çalışmış, bölücü-Kürtçü özelliğini önde tutan kişiler, doğal olarak Özgür Özel’i de etkilemektedir.
Aziz Türk Milleti;
Türk Siyasetinin en zayıf tarafı, düşe kalka siyasette deneyim elde etmiş kişilerin, yeni siyasetçi yetiştirmemeleridir.
Ben bu eksiği çok yaşadım, eleştirerek ve yol göstererek çok sayıda gencin yetişmesine imkan tanıdım. Bazılarını, devlet kadrolarında denedim, yükselmeleri için korumaya çalıştım. Başarılı olanlar hizmete devam ediyor!
Bergama Belediye Başkanı seçildiğim yıl, Özgür Bey henüz 3 yaşında idi. Kılıçdaroğlu’nun elinden tutmasıyla siyasette yükseldi ve bu konuma geldi. Başarılar dilerim. İnşallah CHP’nin kurucu değerlerinden sapmak gibi bir fanteziye kapılmaz!
Bazıları için, benim CHP İle ilgili yorumlarda bulunmam ters anlaşılabilir, ama amaç Türk Devletinin ve Türk Milletinin huzuru ise, elbette ki, Anayasaya saygılı her parti ile ilgili görüşlerimi paylaşırım.
Muhataplarımızdan da aynı davranışı DOĞRU Parti için bekleriz.
23 yıldır kolumuzu kaptırdığımız, emperyalistlerin Eşbaşkanı AKP canavarından, demokratik yöntemle kurtulmanın tek yolu var.
O da, Atatürk çizgisinde büyük bir birliktelik oluşturmaktır.
Bizler Yurt Partisi-Adalet Partisi-Ata Parti ve DOĞRU Parti olarak bu birlikteliği başlattık, büyüteceğiz.
6’lı masanın kuruluşunda yapılan yanlışlar, yenilgiye ve ülkemizin bir 5 yıl daha Erdoğan yönetiminin elinde kalmasına sebep oldu.
Cumhur İttifakını oluşturan partiler, Atatürk’ten nefret eden takkeli-kravatlı yobazlar, tarikat-cemaat yetiştirmeleri, her an çıktıkları yere dönmek üzere olan AKP Larvaları hariç, hepimizin bir araya gelip, ülkemizi, demokrasimizi ve Cumhuriyetimizi kurtarmamız gerektiğine inanıyoruz.
Anayasamızın değiştirilemeyecek maddeleri, Atatürk İlke ve Devrimleri, Ulus Devlet ve Üniter yapı, tüm Türk Milletinin buluşacağı bir Türkiye İttifakı olabilir. Toplama görevi CHP’ye ve Genel Başkanına düşmektedir.
Birliktelik için tevazu ve Türk Milletine saygı esastır!
Bugün siyaset sahnesinde boy gösteren herkes bilmelidir ki;
–Kimse devletimizi kuran kurucular kadar, vatan için fedakarlıkta bulunamaz.
-Kimse, Devletimizin temelini atan Atatürk ve arkadaşları kadar vizyon sahibi değildir.
-Kimse kendisini Atatürk kadar, akıllı, zeki ve cesur görmeye kalkmamalıdır.
-Kimse, Cumhuriyet döneminde 28 adet silahlı kalkışma yapan Şeriatçı, Kürtçü-Bölücü takımını Atatürk ve arkadaşları kadar iyi tanıyamaz.
-Kimse emperyalist devletlerin Türkiye üzerindeki planlarını Atatürk ve arkadaşları kadar iyi bilemez.
Böyle bir birliktelik, hem başarıya ulaşır, hem de yıkılmaz.
Umarım Özgür Bey ve arkadaşları, kendilerini ve ülkemizi felakete götürecek AKP işbirliği rüyasından ve Cumhuriyete ihanet edenlere “Saygı” duymak gibi fanteziden bir an önce uyanırlar. Çünkü, Azrail ile, Veba ile asla şaka yapılmaz. Atatürk’e en ağır hakaretleri yapanlarla kimsenin işi olmaz, olmamalı…
Aşağıdaki üç konuda Özgür Bey hem CHP tabanını hem de kamuoyunu
aydınlatırsa, birliktelik bizler için çok daha kolay olacaktır.
-Eşit Vatandaşlık,
-Anadilde Eğitim,
-A.B Yerel Yönetimler Özerklik Şartı (Çekince konulan maddeler)
Sağlık ve başarı dileklerimle
28 Temmuz 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı
İHANET/MERHAMET (3)
“Akrep gibisin kardeşim, korkak bir karanlık içindesin akrep gibi,
Serçe gibisin kardeşim, serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim, midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil, beş değil, yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim, gocuklu celep kaldırınca sopasını,
sürüye katılıverirsin hemen, ve adeta mağrur koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani, hani şu derya içre olup deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf, ve bu dünyada, bu zulüm senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer ve hala şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak kabahat senin, demeğe dilim varmıyor ama, kabahatin çoğu senin, canım kardeşim.” (Nazım Hikmet Ran)
Neden bu haldeyiz, diye düşünüp dertlendiğinizde bu şiir size iyi gelecek…
Vatandaş;
Genellikle, ülkedeki politik kurumların BİR PARÇASI olmak demektir.
Anayasal ülkelerde, o ülkede yaşayanların devlet tarafından ANAYASA’DA verilen haklardan yararlanmaları için o ülkeye “Vatandaşlık Bağı” ile bağlı olmaları gerekir. Vatandaşlar olarak hepimizin “Politik Katılım” ve “Denetleme” hakkımız vardır.
“Ülkenin gerçek sahibi, seçimle gelenler değil, vatandaşlar olarak bizleriz. Onlar, belli bir süre için, görevleri ve sorumlulukları Anayasa’da yazan, vatandaşların vekalet verdiği elemanlarımızdır…”
DOĞRU 1; Vatandaşlar olarak her şeyin sahibi bizleriz. Bizler seçer, bizler indirir, bizler hesap sorarız. Bizim seçtiğimiz kimseler, bize hakaret edemez.
Demokrasi;
Demokrasi statik bir rejim değildir, daha da gelişmelidir. İnsana yakışacak,
toplumsal yaşamı daha akılcı düzenleyecek, kişi hak ve özgürlüklerini, uygulamada daha geçerli kılacak bir rejim haline getirilmelidir.
Demokrasilerde önce “Bağımsızlık” şarttır. Başka bir devletin boyunduruğu altına girmiş, bağımsızlığını yitirmiş olan bir ülkede demokrasi olmaz.
Demokrasi, oy çokluğuna dayanarak her şeyin yapılabilmesi demek değildir.
Oyçokluğu ile bir ülke bağımsızlığından vazgeçerse, ortada demokrasi kalmayacağına göre, oy çokluğu her şey demek değildir.
Demokrasi, bir uzlaşma ve hoşgörü rejimidir ama bu her şeyin her şeyle uzlaşması demek değildir. Bilim ile hurafe -dürüstlük ile hırsızlık- Laiklik ile yobazlık uzlaşabilir mi? Demokrasi adına, demokrasiyi yıkmak isteyenlere; hoşgörü gösterebilir misiniz?
Demokrasi, halkın yoksulluğunun daha da arttırılması demek değildir.
Eğer bir ülkede demokrasi var deniyor ve halk her geçen gün yoksullaşıyor, bir avuç asalak daha da palazlanıyorsa orada demokrasi değil, oligarşi vardır. (Azınlığın egemenliği)
Demokrasi varsa, mutlaka denetim mekanizmaları olmalıdır. Eğer yönetenler halka hesap vermiyor, halk da susuyorsa orada demokrasi yoktur. Ülkenin bağımsızlığı peşkeş çekiliyor, ülke, hırsızlıkla edinilen oyçokluğu ile çağlar öncesine götürülmek isteniyorsa, siyasi ahlak ayaklar altına alınıyorsa, yoksulluk bıçağı kemiğe dayanmış, yolsuzluklar sınır ötesi haline gelmiş ve halk salak yerine konuyorsa, orada halk yani her şeyin sahipleri, verdikleri emaneti geri almak zorundadır. Nasıl alınabiliyorsa öyle!
DOĞRU 2; Yurttaşlar olarak seyirci yani konu mankeni değil, katılımcı olmalıyız.
Aziz Türk Milleti;
İnanıyorum ki bu İlkokul Yurttaşlık Bilgisi düzeyindeki bilgiler sizler tarafından biliniyordur. Bu bilgileri özellikle AKP-MHP-HÜDA PAR-DEM Ortaklığı ve TBMM’de grubu bulunan bazı partiler için aktardım.
Demokrasi, çok narin bir çiçek gibidir. 7/24 bakım ister, korumak ister, bu bilince sahip gençlerin yetiştirilmesini ister. Cumhuriyet denen güzel çerçevenin içine, standartları yüksek bir demokrasi yerleştirebilirsek, bugün yaşadığımız problemlerin tamamına yakını ortadan kalkacaktır.
Yapılması gereken, bizlerin yani yurttaşların sürekli aktif olarak olayları izlemek, iktidarları ve muhalefeti denetlemek, gerektiğinde Anayasal direnme ve indirme hakkımızı kullanmaktır.
Ülkemizde oynanmakta olan emperyal kumpası, planlayıcılarının kafalarında parçalamak zorundayız. Takip edilecek yol bellidir.
Ne, tarikatları ve cemaatleri hırsızlık için kullananların iğrenç yolu,
Ne, PKK gibi Narko Terör Örgütlerinin kanlı yolu!
Sadece, dünyanın imrendiği Büyük Atatürk’ün, çağdaş medeniyet yolu!
Yeter ki sesimizi çıkarmayı bilelim…
Vatan söz konusu ise, gereğinden fazla merhamet, ihanettir. (Atatürk)
Sağlık ve başarı dileklerimle
29 Temmuz 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı