Dünyanın hiçbir Ulus Devleti, kendisinden silahla veya silahsız olarak
“Toprak ve Egemenlik” talebine bulunulmasına karşı, kayıtsız kalamaz.
Türk Devleti, yıllardır İran kaynaklı “Dinci Terör” ve ABD-AB destekli
“Kürtçü-Bölücü-Dinci Terör” ile boğuşuyor. Bu insafsız ve Küresel çete destekli kalkışmaya Türk Milletinden başka hiçbir devlet dayanamazdı. 54 bin insanımızın hayatı, 400 Milyar Dolarımız çalındı. Hala da kaybetmeye devam ediyoruz. Bunlar yetmedi 13 Milyon sığınmacının tüm yükü de, Eşbaşkan AKP tarafından sırtımıza yüklendi!
Türk Devleti olarak gösterdiğimiz bu direncin mutlu sona ulaşması, toplumun desteğini kazanmakla olur. Bu yüzden siyasetçiler ağızlarından çıkacak her söze çok dikkat etmelidir. Aklı başında bir siyasetçi, ne söyleyeceğini değil, ne söylemeyeceğini bilmek zorundadır.
Hele, başta Yüksek Yargıyı FETÖ’ye teslim eden Sadullah Ergin ve 36 tane Cumhuriyet ve Atatürk düşmanını MV olarak TBMM’ye sokan CHP’yi yönetenler, üç-beş oy almak uğruna, Türk Milletinin çoğunluğunun gönüllerini kırarlarsa, çok acı sonuçlarla karşılaşırlar.
Türk Devletinin “Bölünmez Bütünlüğünü-Birliğini-Egemenlik Hakkını” tehlikeye atacak siyasetçiler, dokuz defa yutkunup bir defa konuşmalıdır. Özellikle İmamoğlu!
Bugün, Humeyni’yi rehber, Erdoğan’ı mehdi gören yapılanmaları yine anlatacağız.
1980 yılı başında, İKÖ’nün (İstanbul Kültür Ocağı veya halk dilinde İslam Kurtuluş Ordusu) Akıncı yöneticileri, İran’dan aldıkları talimat gereği, tebliğ (bilinçlendirme) ve cemaatleşme (örgütlenme) aşamalarını atlayarak “Savaş” dönemini başlattılar.
İran destekli Akıncılar özellikle İstanbul Fatih-Aksaray çevresinde Ülkücülerle, diğer semtlerde ise silahlı sol örgütlerle çatışmaya başladılar. Kamuoyunu alt-üst eden suikastlar dönemi böylelikle başlamış oldu!
Humeyni’nin İslam Fedaileri gibi örgütlenen Akıncılar, Humeyni’nin “Türkiye İmamı”
Ali Ekber Mehdipur’un yönlendirmesiyle “Müslüman Silahlan”, “Kahrolsun demiyoruz, kahredeceğiz” sloganlarını afiş olarak duvarlara yapıştırmaya başladılar!
9 Nisan 1980’de İstanbul-Çeliktepe’de Akıncı gençlerden Münir Kaya öldürüldü. Onun cenazesinden dönen Akıncılardan Mustafa Geçol ile Necip Kural da pusuya düşürülerek öldürüldü! Necip Kural’ın Küçükçekmece’deki cenazesinde, Milli Selamet Partisi İstanbul İl Gençlik Kolu Başkanı R. Tayyip ERDOĞAN bir konuşma yaptı. Akıncılar, cenaze dönüşünde askerle çatıştılar, içlerinde Erdoğan’ın da bulunduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı!
Kadir Mısırlıoğlu, Sebil adlı yayın organında Erdoğan için “İslamcı gençliğin değerli lideri” başlığı attı!
Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak verdiği bir yemekte sağ tarafına, her konuşmasında Atatürk’e ağır hakaretlerde bulunan bu fesli şarlatanı oturttu!
44 yıl önceki Humeynici dava arkadaşının Saraydaki yemekte Erdoğan’ın yanında niçin oturtulduğunu ve neden korunduğunu şimdi anladınız mı?
Bu uzun girişi, Erdoğan’ın fikri olgunlaşması sırasında Humeyni’nin etkisinde kaldığını ve önümüzdeki günlerdeki hedefinin İran tipi “Federe İslam Devleti” olduğunu bir kez daha belirtmek için yazdım.
Bir radikal siyasetçi kolay-kolay fikir değiştirmez, değiştirtmezler!
24 yaşında ne ise 40 yaşında da 50 yaşında da 70 yaşında da aynıdır…
Erdoğan’ın, Humeyni’nin İslam Devrimine gidişini ve sonrasını örnek aldığını görmek mümkün. Yeter ki bakmasını bilelim…
-Humeyni, İslam Devrimini yaparken İran’daki tüm solcular, aydınlar, akademisyenler, dini Cemaatler ona destek oldular. Humeyni, idareyi eline geçirince önce bunları ve biat etmeyen Cemaat liderlerini öldürttü!
*Erdoğan iktidara gelirken, dış desteğin yanında tüm solcu liberallerin, Cemaatlerin-tarikatların, Yahudi ve İş dünyasının, basının desteğini aldı.
Güçlendikçe teker-teker bunları uzaklaştırdı. Kimini cezaevine attırdı, kimini satın aldı, kimini korkutup susturdu, kimini açlığa mahkûm etti, kimini de yurt dışında yaşamaya mecbur etti.
-Humeyni’nin en güvendiği silahlı örgüt, acımasızlığıyla ün yapmış “İslam Fedaileri” örgütü idi. Bunlar, Humeyni’nin emirlerine karşı çıkanları kafalarını keserek cezalandırırlardı!
*Erdoğan, “SADAT” denen kuruluşun başkanı Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’yi kendisine danışman yaptı ve ona “İslam Anayasası” hazırlattı. Sadat’ın anlamı Seyyid kelimesinin çoğuludur. Bu kuruluş çok sayıda genci, fedai olarak yetiştirmektedir.
Hürriyet Gazetesine ve bazı siyasi partilere saldırıp toplumu sindirmeye çalışan “Osmanlı Ocakları” da Erdoğan’ın desteklediği bir kuruluştur. AKP’ye yakın mafya grupları bu kuruluşlarla yakın ilişki içindedir!
15 Temmuz’da, sadece emir aldığı için orada bulunan askerlerin kafasını kesenler, bu iki gruptandır. Bir hukuk devletinde “Kafa Kesmek” ne demektir? Bir iktidar bu olayların üzerini nasıl kapatır? Bu kafa, Menemen’de Asteğmen Kubilay’ın kafasını kesen meczup katillere sempati ile bakan kafadır!
-Humeyni halkı yanına çekmekte zorlanınca önce İran Ordusunu etkisizleştirmeye başladı. Sipah-İslam Fedailerini subayların üzerine yolladı. Çarşıda, pazarda binlerce subay katledildi.
“Darbeci” ve “İslam Düşmanı” diye yaftalanan binlerce subay ordudan atıldı.
*Erdoğan Başbakanlığı sırasında 11 yıl boyunca FETÖ’nü destekledi. Cemaatin Savcı ve Yargıçları Türk Ordusuna KUMPAS kurarak, Türk Ordusunun komuta kademesini çökertti. Eski Genelkurmay Başkanı “Terör Örgütü” kurmak suçlamasıyla zindana atıldı. Başbakan Erdoğan’ın oluru ile, Türk Devletinin kozmik odasına girildi!
-Humeyni, İran’daki üniversitelerin tamamını kapattı. Direnen gençlerin çoğunluğu öldürüldü. Ancak üç sene sonra üniversiteler, Mollalar yönetiminde İslami esaslara göre eğitim vermek üzere açıldılar.
*Erdoğan, Her türlü fikir tartışmasının yapıldığı özgür üniversiteyi hiç istemedi. Üniversiteleri kendi isteğine göre düzenlemeye çalıştı. 22 yılın sonunda Rektörlerin tamamına yakını onun adamı oldu! KHK’lerle, Rektör atamalarını kendi yetkisine aldı. 15 Temmuz’dan bu yana binlerce öğretim üyesi üniversitelerden uzaklaştırıldı. Rektörler İmam Hatiplilerden atandı.
Değerli Okurlar;
Görmesini bilene, tarihi doğru kaynaklardan okuyana, Türk Milletini tanıyana bu gidişin varacağı yer bellidir; Hür dünyadan kopuk, bir bölümü “Kürdistan Devleti” olacak Federe Ümmet Devleti!
Bu gidişin sonu çok kötüdür. Hele, Cumhurbaşkanlığı yemininden “Lâiklik” ilkesinin, Atatürk ve Milliyetçiliğin Hizbullahçı Hüda-Par’ın ısrarı ile çıkartılması çalışmalarının başlamasından sonra…
Sağlık ve başarı dileklerimle 09 Mart 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Eş Genel Başkanı