Erdoğan ve AKP yaklaşık olarak 8.000 gündür “Tek Başına” Türkiye yönetiminde.
Türkiye 1950 yılından bu yana yaklaşık olarak 27.000 gündür çok partili demokrasinin içinde.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin çok partili demokratik yaşamının %31’ i AKP ile geçmiş…
Gençler hatırlamazlar, bu ülkede iktidara geldiğinin yüzüncü gününde, söz verdiklerini yapamayan iktidarlara, canavarlar gibi saldıran muhalefet partileri, basın ve sivil toplum örgütleri vardı!
“Erdoğan’ın El Arabası” lakaplı elemanı (El arabası, siz arkasından ittirip bir yere götürmezseniz senelerce aynı yerde durur, kendiliğinden hareket edemez) 8.000 gün sonra Allahtan korkmadan, kuldan utanmadan şunları söylüyor;
“Enflasyonu düşürmeye başladık. İnşallah önümüzdeki yıllarda Emekli vatandaşlarımızın da problemlerini çözeceğiz!”
Tek başına iktidar olup, devletin tüm kurumlarına sahip olacaksınız ve 8.000 gün sonra hala yapacağız, vereceğiz diyeceksiniz. Bunu söylemek için ya Türk Milletini “Kuş Beyinli” yerine koyacaksınız, ya da kendiniz gerçekten “Kuş Beyinli” olacaksınız!
Devlet Adamı olmanın gereklerinden dürüstlük-bilgelik-tutarlılık-feragat-devletine ve milletine sadakat gibi ulvi değerlerin yanından geçmeyip, biat kültürü denen ortaçağ karanlığından fışkıran cehalet dönemi temsilcilerini sadece kuş beyinlilikle suçlamak da yetmez.
Bunların her hareketlerinin, her yaptıklarının iyice araştırılması, altlarının kazılması ve gerçek niyetlerinin ortaya çıkarılması gerekir.
Önce, 8.000 gün sonra içte ve dışta ne haldeyiz, bir daha beraberce bakalım;
Irak-Suriye-İran-Rusya ve Avrupa ülkeleri içinde “Gerçek Dost” diyebileceğimiz, siyasi ve ticari konularda işbirliği yapılacak tek ülke adı söyleyebilir misiniz?
-Bankalar Birliğinin rakamlarına göre;
Tüketici kredisi ve konut kredisi kullanan kişi sayısı 20 Milyon 40 Bin kişiye ulaştı. Ocak-Mart döneminde kullanılan tüketici ve konut kredilerinden kanuni takibe (İcra’ya) alınan kredi miktarı, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 60 oranında arttı!
8.000 gün ülkeyi tek başınıza yöneteceksiniz ve dışta herkesle kavgalı, içte herkesi borçlu ve icralık duruma, ülkenin bir bölgesini savaş alanına döndürüp, her gün şehit getireceksiniz sonra da hiçbir şey olmamış gibi, pişkince dolaşacaksınız. Yazıklar olsun!
Fadime deliler gibi kumar oynuyormuş.
Bir gün yine arkadaşlarıyla kumar oynarken Temel yanına gelmiş sormuş;
-Nasıl gidiyor kanaryam?
-Kaybediyorum.
Bir müddet sonra yine,
-Nasıl gidiyor güvercinim?
-Kaybediyorum dedik ya!
Bu konuşma bülbülüm-serçem diye devam edince, arkadaşı Cemal sormuş;
-Hayırdır Temel, karına niye hep kuş ismiyle hitap ediyorsun?
-Temel; Herkesin içinde kuş beyinli diyemem ya!
8.000 günde devletin soyulmasını, Cumhuriyetin tüm eserlerinin satılmasını, 79 yılda yapılan borcun 3 katının 22 yılda yapılmasını, çağdaş eğitimden-bilimden uzaklaşılmasını- Lâik Cumhuriyet ve Hukuk Devleti ilkelerinden kopulmasını, önce Barzani ve Öcalan ile kucaklaşıp sonra ilçelerimize top-tankla girilmesini, tüm dünya ile kavgalı hale gelinmesini görmeyip, hala Bademlerden medet umanlara, bunlara 3 kuruşluk menfaatleri uğruna methiyeler düzenlere sadece kuş beyinli değil, “Beyinsiz” demek gerekir. Daha ağırını söylemenin yeri maalesef bu sütunlar değil…
Sağlık ve başarı dileklerimle
06 Ağustos 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı
HAMAS CUMHURİYETİ Mİ OLUYORUZ?
Bir ülkenin Cumhurbaşkanı, kendi ülkesi için en büyük tehlike haline gelebilir mi?
Kişi, Evrensel Demokrasinin gereklerine inanmıyor, Demokratik Rejimi “Menziline varacak bir araç” olarak görüyor, vücut ve ruhsal sağlığında bozukluk var ve bu bozukluk kişinin siyasi ahlak anlayışına yansıyor, kişi kendisini “Hesap Vermeyen Erişilmez Kişi (!)” olarak görüyorsa, büyük tehlike haline gelebilir. Ülkenin, başkaca bir düşmana ihtiyacı yoktur.
Erdoğan’ı 45 yıldır bilen tanıyan biri olarak yıllardır söylüyorum;
Türkiye’nin ilk ve en önemli problemi Recep Tayyip Erdoğan’dır!
Erdoğan, “DEMOKRATİK YOLLA” derhal, bir saniye geçirmeden yönetimden uzaklaştırılmalı ve yargılanmalıdır.
Ben bunu, iddia ile her söylediğimde Saray Avukatları “Darbe Yapacak” diye
dava açıyorlar! Ne darbesi arkadaş? Benim işim bu! Benim işim Erdoğan’ı indirip, Yüce Divan’ın karşısına dikmek! Ne yaparlarsa yapsınlar, Erdoğan demokratik yolla indirilecek ve Bağımsız Türk Yargısının önünde yargılanacaktır…
Erdoğan’ın en kabul edilmez davranışı, karşı fikre hiç saygısının olmaması ve kendi fikrinin doğru kabul edilip herkesin uymasını istemesidir.
Peki, Erdoğan ülke yönetimiyle ilgili bir konuda, bizlere fikir dayatacak kadar,
DOĞRU ve yeterli eğitim almış mıdır?
Ben Erdoğan’ın ne Lise ne Üniversite diplomalarını görmedim. Gören var mı, bilmiyorum! Erdoğan sığ bir eğitim almıştır ve herhangi bir konuda uzmanlığı yoktur.
Erdoğan, kendi ağzıyla itiraf ettiği gibi, kandırılmaya aldatılmaya müsait akılda biridir!
Erdoğan, CIA Elemanı FETÖ Silahlı Terör Örgütünün Lideri ile tam 12 sene ortaklık yaptı. Bu 12 senede yüzlerce defa Fethullah Gülen’i onun örgütünü TV canlı yayınlarında övdüler, devletin askeri-sivil bürokrasisinin tüm kapılarını örgüte açtılar, “AKP ve FETÖ” aynı menzile giden iki kardeş kuruluştur” dediler. Ben de buna inanıyorum. 12 yıl sonra, paylaşım kavgası sonucu ülkeyi bir darbe ile karşı karşıya getirdiler.
Erdoğan, Hamas denen terör örgütünü, Kurtuluş Savaşımızın Kuvay-ı Milli Teşkilatı ile eş tutar! Hamas’ın destekçisidir. Fakat, Hamas Liderlerinden Halid Meşal ile görüşmemek için, Erdoğan’ın Ankara Esenboğa Havaalanı yolunda bir mobilya fabrikasında 2 saat saklandığını biliyoruz.
Erdoğan günlerce Reza Zarrab’ın “Türkiye’ye faydalı, hayırsever bir iş insanı olduğunu söyleyerek, bayrağımızın altında damadının TV’sine çıkarttı.
Ne zaman ki Reza Zarrab, ABD deki mahkemeye AKP’li Bakanlara verdiği rüşvetleri açıkladı, aniden casus ilan edildi.
Aynı şey dolandırıcı SBK (Sezgin Baran Korkmaz) olayında da oldu.
SBK, Sarayın has adamıydı, yurtdışına kaçıp, rüşvet listesini açıklayınca o da hain sayıldı…
Şimdi herkes elini vicdanının üzerine koysun!
Bu kadar aldatılmaya, kandırılmaya teşne birinin tavsiyelerini kim dinler?
Dış Politikada, T.C Devletinin en başarısız ve en itibarsız dönemi,
Ekonomide, Merkez Bankasının dibinin delindiği en başarısız dönem,
Hukuk Devletinin yok olduğu, Yargı kurumlarının en kavgalı dönemi,
Tarımın her yönüyle bitirildiği, ithal samanla ithal inek beslendiği dönem,
Eğitimin tarikat-cemaat-vakıf ve derneklere terkedildiği dönem,
Sağlığın, ticarete dönüştüğü, doktorlarımızın yurtdışına gittiği dönem,
Toplumun %80’inin “Açlık sınırı altında” yaşamaya zorlandığı dönem!
Böylesine felaket bir dönemin yaratıcısı beceriksiz bir siyasetçinin, kendisi gibi düşünmeyen toplumun çoğunluğuna “CİBİLİYETSİZ” diye hakaret etmesi, kişinin kalitesini göstermesi açısından çok ilginç!
Cibilliyetsiz, aynı zamanda “SOYSUZ” demektir.
Soysuz, aslını inkar edendir. Ben Türk değilim diyendir. Devletinin kurucularına hakaret edendir. Vatandaşlarını isteyerek, planlayarak İngiliz bankerlerinin kucağına itip, yoksulluğa düşürendir.
Burası Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetidir. Herkes, makamı mevkii ne olursa olsun, ağzından çıkan söze dikkat edecek…
Sağlık ve başarı dileklerimle
07 Ağustos 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı