Eşsiz önderimiz Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde kurulan ve 100. yılını kutladığımız Türkiye Cumhuriyeti, çağdaş bir toplum yapısına kavuşmak için sürekli atılımlar yapmıştır. 3 Mart 1924 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde üç önemli yasa çıkarılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde “Üç Devrim Yasası” adı verilen bu yasalar şunlardır; 429 sayılı Din İşleri ve Vakıflar Bakanlığı ile Genelkurmay Bakanlığı’nın Kaldırılmasına İlişkin Yasa, 430 sayılı Öğretim Birliği Yasası, 431 Sayılı Halifeliğin Kaldırılması ve Osmanlı Hanedanının Türkiye Cumhuriyeti Toprakları Dışına Çıkartılmasına İlişkin Yasa.
429 sayılı yasayla kaldırılan Din İşleri ve Vakıflar Bakanlığı’nın yerine, Başbakanlığa bağlı ”Diyanet İşleri Başkanlığı” kuruldu. Bunun yanında Başbakanlığa bağlı “Vakıflar Genel Müdürlüğü” kuruldu. Kaldırılan Genelkurmay Bakanlığı’nın yerine de göreviyle ilgili konularda bağımsız olan Genelkurmay Başkanlığı kuruldu. Bu yasa ile din ve ordu siyasetten ayrıldı. Atatürk, 30 Ekim 1924 tarihinde milletvekili olan komutanlardan ya milletvekilliğini, ya da askerliği tercih etmelerini istedi. Böylece ordu, Atatürk’ün hayatı boyunca siyaset dışı kaldı.
430 sayılı yasayla kabul edilen Öğretim Birliği Yasası (Tevhid-i Tedrisat Yasası) ile mektep ve medrese ayrımına son verildi. Daha önce Din İşleri Bakanlığı’na bağlı okullar Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlandı ve medreseler kapatıldı. Kapatılan medreseler, ilkokul yapıldı. Bunun sonucunda çağdaş ve karma eğitimin önü açılarak, öğretim birliği sağlandı, eğitim öğretim laikleştirildi. Böylelikle Türkiye’de eğitimin demokratikleşmesinin, laikleşmesinin ve ulusallaşmasının önündeki engeller kaldırıldı. Ulusal kültürün temelleri atılarak doğabilecek kültür çatışmaları da engellendi.
431 sayılı yasayla millet egemenliğinin önündeki 1 Kasım 1922 tarihinde kaldırılan saltanattan sonra halifelik kurumunun da kaldırılması sağlandı. Bu yasayla kadın erkek tüm hanedan üyelerinin, yasanın ilanından itibaren 10 gün içinde Türkiye Cumhuriyeti sınırlarını terk etmeleri istendi. Sürgün edilen hanedan üyelerine, yol masrafları ve servet derecelerine göre bir kez hükümetin belirleyeceği bedel ödendi. Fransız ve Rus devrimlerinin aksine Türk Devrimi, hanedan üyelerini sadece sürgün etti. Halifelik kurumunun kaldırılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin laikleşmesi yolunda çok güçlü bir adım atılmış oldu.
Her üç yasanın da temel amacı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni laik bir yapı içinde yepyeni bir devlet ve yepyeni bir toplum olarak şekillendirmektir. Bu yasalarla, ülke ve ulus ortaçağ kalıntısı kurumlardan arındırılmış ve yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli ‘laik cumhuriyet’ tanımlamasıyla güçlendirilmiştir. Cumhuriyet devriminin en önemli yasalarından biri olan Öğretim Birliği Yasası’nın gerekçesi şöyledir: “Bir millet bireyleri ancak bir eğitim görebilir. Bir ülkede iki türlü eğitim, iki türlü insan yetiştirir. Bu ise duygu ve düşün birliğini ve dayanışma amaçlarını bütünüyle yok eder.”
Bu aydınlanma devriminin 100. yıldönümünde, büyük devrimi ve dönüşümü gerçekleştiren başta büyük önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere emeği geçen tüm büyük insanları bir kez daha saygıyla anıyoruz. Yıkılmış, yoksul, harap bir ülkeden, “az zamanda çok ve büyük işler başararak” çağdaş bir toplumun temellerini atan Atatürk’e, ilkelerine ve devrimlerine bağlılığımızı bir kez daha yineliyoruz.
Bugün ülkemizi yönetenler Atatürk’ün aydınlığını bırakmış, emperyalizmin kucağında ortaçağ karanlığına doğru hızla ilerlemektedir. Son yıllarda yapılanların amacı aydınlanma devrimine karşı olmak ve cumhuriyetin kazanımlarını yok etmektir, Atatürk’ten intikam almaktır; kısaca bunun adı ihanettir. Cumhuriyetin getirdiği anayasal kurumlar birer birer yok edilmektedir. Laik, çağdaş ve bilimsel eğitim yok edilerek, ortaya dindar ve kindar nesiller çıkarılmaktadır. Sahte oylarla rejimi değiştiren, laik cumhuriyetimizi ve onun kazanımlarını, kurumlarını yıkacaklarını açıkça ilan eden bu karanlık güçlere karşı cesur olmak zorundayız.
Ülkemizin bugününe yönelik tehlikeleri ve tehditleri doğru algılayabilmek zorundayız. Bunun için bu ihaneti her boyutuyla topluma anlatmak görevimizdir. Yaşadığımız bütün bu sıkıntıların, yine milletin azim ve kararlılığı ile aşılacağı bilinmelidir. İşte bu yüzden örgütlü toplum olmaya yönelik çalışmalar yapılmalıdır.
Bugün Atatürk’e ve devrimlerine bağlılığımızı göstermek için Üç Devrim Yasası’nın 100. yılında büyük katılımlı mitingler, toplantılar, sempozyumlar yapılması gerekirdi. Bunun başını da Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi çekmeliydi. Ancak laiklik sözünden korkan CHP yöneticileri bu ortamda sadece açıklama yaparak Üç Devrim Yasası’nı sözde kutlamışlardır. Böylece bu yöneticilerle gerçek bir aydınlanmaya doğru gidilemeyeceği de görülmüş oldu. Eğitim İş Sendikası ve Atatürkçü Düşünce Derneği’nin Anıtkabir’e yürüyüş etkinlikleri ise yaklaşık iki bin kişi ile gerçekleşti; Laiklik Meclisi’nin Ankara’daki salon toplantısında beş yüz kişi buluştu. Yurdumuzun çeşitli yerlerinde de benzer etkinlikler yapıldı. Bu etkinlikler yine de bir umut yaratmıştır denilebilir. Yaşananlar bizlere örgütlü toplum olmanın önemini bir kez daha göstermektedir. Ulusal kahramanımız eşsiz liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ten aldığımız güçle, örgütlü mücadele yaparak ülkemizi çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkaracağımız günlere ulaşmak için milletçe çok çalışmalıyız.
Suay Karaman, 4 Mart 2024