fbpx
Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Örnek Resim
Örnek Resim

KÖTÜDEN ELİMİZİ ÇEKMEK ZORUNDAYIZ / ANITKABİR’İ DE SATALIM MI?

Çok partili siyasi hayata
Örnek Resim

Çok partili siyasi hayata geçtiğimizden bu yana her 4 veya 5 yılda Genel Seçimler, Yerel Seçimler yapıyoruz ve birilerini seçiyoruz.
Arada bir, “Milli İrade” dediğimiz Türk Milletinin iradesine müdahaleler oldu.
Bilinen 1960-1971-1980 ABD ve CIA kurgulu üç önemli darbe yaşadık.
Elbette ki bu hataların yapılmasında hepimizin payı var. Bunlar tarihçiler, sosyologlar, bilim insanları tarafından araştırılmalı ve “DERS ÇIKARTMAK” üzere Türk Milletiyle paylaşılmalıdır.

Bugün, Türk Milletinin özgür bireyleri olarak yapabileceğimiz ve eğer başarabilirsek çocuklarımızın-torunlarımızın güzel bir gelecekte yaşamalarının önünü açmış olabiliriz.
Bunu nasıl yapabiliriz? KÖTÜLERİ DEĞİL, DOĞRU KİŞİLERİ SEÇEREK!

Hemen şu soru gelecek? Biz, kim kötü kim doğru nasıl bileceğiz?
Anlatmaya gayret edeceğim, ama benim hayatta çok kızdığım bir durum var,
önce onu paylaşmak isterim; Arkası çöplü olan birinin, kendi ayıbını görmezden gelip “Küçük dağları ben yarattım” şeklinde dolaşması, “kıçı açıkta olan birinin kasım-kasım kasılıp bir matahmış gibi dolaşması ve hele toplumun bir kısmının bu tiplere inanması” benim kabul edebileceğim bir durum değil.”

Kimsenin özel hayatı, kimseyi ilgilendirmez. Özel yaşam, kişilerin kendi tercihleri, kendi özgürlük alanlarıdır. Bu konu tartışmaya kapalıdır.

Fakat kişi, toplumun bir kısmını veya tamamını ilgilendirecek bir konumda ise, görevi süresince, onun özel hayatı yoktur.

Ne yapmalıyız?
Başta Genel Başkanlar olmak üzere, toplumun kaderini, geleceğini etkileme gücünü elinde tutan Resmi-Sivil Bürokratlar ve medyada görevli kişilerin gerçek yüzlerini, hakaret etmeden, yanlışa düşmeden, doğruları topluma anlatmak…

Adam, HIRSIZ! Gücü elinde bulundurduğu için, utanmadan sıkılmadan pişmiş kelle gibi sırıtıp, koruma ordusunun, tetikçi yargının arkasına sığınıp, toplumun kaderiyle oynuyor!

Adam, hem TECAVÜZCÜ, hem kirli PARA karşılığı seçmenini satmış.
Her şey belgelenmiş, adamın suratı kösele, sırtını “Hırsızlar İmparatoruna” dayamış, işgal ordusunun komutanı edasıyla dolaşıyor!

Adam, sözde Türk Milliyetçisi! Sadece kendini değil, inancını, idealini kölesi olduğu yabancı istihbarat örgütünün emriyle satmaktan çekinmemiş. Hırsızlığa, ihanete göz yummuş, yürümekten aciz ama çok bilge kişi diye takdim ediliyor.

Kadın, Rektör! Ömrü boyunca FETÖ’ya kölelik etmiş. Sonra FETÖ Borsası kurup, tutukluları dolandırmış. Olay ortaya çıkınca, kendi partisinin yöneticisini OLDÜRTMÜŞ! Şimdi lüks içinde yaşıyor.

Adam, VALİ! Öğrenciliğinden beri “Maklube” yiyerek büyümüş, tarikat yurtlarında tecavüze uğramış! Devlet kaynaklarını FETÖ’ya aktarmış!
Şimdi, “FETÖ’culara sözüm ona operasyon yaptırıyor!

Adam, Bakanlık kademesine kadar çıkmış. Tarikat Kaçak Kurslarında defalarca tecavüze uğramış. Hakkı-Hukuku paspas yapmış. Şimdi Hac’ca gidip kenara çekilmiş, akıl satıyor!

Adam, Profesör! Hem Gey hem FETÖ’cu! Tivitleri hala yayında. Şimdi sözde muhalif TV kanallarında, Atatürk’çü görüntüsüyle, ders veriyor!

DOĞRU Parti, Türk Milletinin DOĞRU seçim yapabilmesi için, seçim yaklaştığında, iblislerin gerçek yüzlerini anlatacak.
Bu görevin ne kadar tehlikeli olduğunun bilincindeyiz. Elimizdeki bilgi-belge görüntüleri, 4 ayrı yerde koruyoruz. Bir kahpeliğe uğrarsak, anında açıklanacak.

Aziz Türk Milleti;
Bu işi başaracak kişilerin öncelikle kendi mazilerinin temiz olması gerekir.
Biz buna açığız! DOĞRU Parti hakkında, Serdaroğlu hakkında kim ne biliyorsa açıklamasını istiyoruz.
Amacımız suçlularla, katillerle kavga etmek, asla insanlara iftira atmak değildir. Amacımız, kötülerin kendilerini aklamaları için yargılanmalarını sağlamaktır.

Siyaset, mert ve dürüst kişilerin yeri olmalıdır,
Siyaset, fakir çocuklarının da yükselip, ülke yönetiminde yer alma yeri olmalıdır.
Siyaset, Siyasetçilerin zenginleştiği bir yer değildir. Siyaset Türk Milletini ZENGİNLEŞTİRME yolu olacaktır…

Sağlık ve başarı dileklerimle

03 Kasım 2024

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı

ANITKABİR’İ DE SATALIM MI?

Tayyip Bey, Atatürk’ü sever mi?
Kimse kimseyi sevmek zorunda değil ama, kendisine özgür bir vatan armağan eden adama en azından saygı duyması, ona hakaret eden meczupları
Türk Devletinin masasında ağırlamaması gerekmez mi?
Atatürk’ün Kabrinin önüne üç-beş sapık getirip, kendi adını bağırtmaması gerekmez mi?
İnsanlık, adamlık, delikanlılık bunu gerektirmez mi? Elbette gerektirir.

Fakat Bademlerin tamamında şu hastalık vardır;
Ne inandıklarını, ne hedeflerini, ne dostluklarını ne de düşmanlıklarını açıkça, mertçe söyleyemezler!
Gerçekte nihai hedefleri, İran tipi bir din devleti kurmaktır.
Attıkları adımlara, bilerek ve planlayarak işledikleri Anayasa ihlallerine bakarsanız bunu görmemek için kör değil, bakarkör olmak lazımdır. (Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının görevlerini bir kez daha hatırlatalım.)
Ama bir türlü, bunu dile getiremezler. Yalanı yalan üstüne söyleyip, garibanları kandırırlar. Herkesi aldattıklarını sanarlar, hatta Allah’ı bile kandırmaya çalışırlar, ama kendi ayıplarını görmezler!

Türk Milletinin İş dünyası, bilim dünyası, aydınları, gazetecileri Tayyip Bey’den korktukları (!) için onlardan örnek vermeyelim. Yine kendimizi ortaya atalım!

Örneğin ben Tayyip Bey’i sevmem. Ne yaşam tarzını, ne servetini, ne ülke ile ilgili fikirlerini hiç benimsemem. İkimizi bir kazana koysanız ve kırk yıl kaynatsanız, yine de birbirimize kaynayamayız.
Bunlar benim düşüncelerimdir ve ben bunları, bana yakışan bir üslupla, Tayyip Bey’in yüzüne karşı da söylerim. Yazan adam, konuşamaz mı?

Farklı insanlarız. İyi ki de böyle olmuşuz!
Ben siyaset yapıp, mal varlığının çoğunu harcayan, bir siyasetçi tipiyim.
O, siyaset sayesinde dünyanın en zengin sekizinci siyasetçisi olan biridir. (Avrupa Basını defalarca yazdı)

Ben darbenin her çeşidine karşı çıkan, bu uğurda işkence görmüş, yakınlarını toprağa vermiş biriyim. O ise, düğünde gördüğü Kenen Evren’in yanına gidip, elini öpen bir siyasetçidir.

ABD Temsilciler Meclisi, benim için (Serdaroğlu’nun Türkiye dışında malı-parası var) diye karar alsa; Ben, anında reddeder ve bu kararını kaldırıncaya kadar o meclisin önünde eylem yaparım.
O, susar konuşamaz. Böylesine önemli bir “Onur” konusunda bile susmayı tercih eder!

Ben, T.C Devletini kuran, Cumhuriyeti-Bağımsızlığı-dünyada saygın bir ülke vatandaşlığını bana armağan eden Büyük Atatürk’ün, el yazısıyla yazdığı vasiyetine saygı duyarım. Kimseye de elletmem.
Şu an gücüm yoksa, düşüncelerimi haykırırım. Gücüm olduğunda, Atatürk’ün vasiyetine kim dokunmuşsa onun elini kırarım.
O, beceriksizlik ve kötü yönetim sayesinde, Cumhuriyet’in tüm eserlerini sülalece harcayıp bitirdiği için, Atatürk’ün vasiyetine bile el atmaktan çekinmez.

Bakın Tayyip Bey;
Ben, sizin has elemanınız TOBB Başkanına otel-kumarhane yaptırdığınız Yassıada da, ömür boyu hapse mahkum olmuş Demokrat Parti İzmir Milletvekili Eczacı Kemal Serdaroğlu’nun oğluyum.
Kendine, Atatürk’ün silah ve siyaset arkadaşı Kurtuluş Savaşının “Galip Hocası” Celal Bayar’ı örnek almış bir Türk’üm.
Hiç CHP’li olmadım. Ama Atatürk’ün vasiyeti konusunda onlardan çok daha fazla hassasım. Lütfen yapmayın!

Anladık! Yediniz içtiniz ülkeyi duvara dayadınız, gözünüzü Atatürk’ün Türk Milletinin gönlündeki sevgisine diktiniz! Bunu asla yapamazsınız!
Çünkü biz biliyoruz ki;
Eğer gücünüz yeterse, siz Anıtkabir’i de satar, yerine İskilipli Atıf Hocanın veya Fesli Deli Kadir’in heykelini dikmeyi dahi düşünebilirsiniz!

Son bir farklılığımızı da belirtip, yazıyı öyle bağlayalım;
Benim size yazdığım bu yazının benzerini biri benim için yazsa, ben o kişiyle mutlaka televizyon canlı yayınına çıkar ve onunla kozumu fikir düzeyinde ve Türk Milletinin önünde paylaşırdım.
Ya siz? Siz de benim gibi yapabilecek misiniz? Böyle bir cesaretiniz var mı?
Yoksa her zamanki gibi size Saraylar, bize mahkeme yolları mı düşecek?

Takdir, gönlüne Atatürk sevgisini yerleştirmiş yüce Türk Milletinindir…

Sağlık ve başarı dileklerimle

02 Kasım 2024

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı

GENÇLER, ANLAYIN ARTIK

Sevgili Gençler, bilenlerden özür dileyerek bir efsaneyi aktarmak isterim!
Efsaneye göre kuşların hükümdarı olan Simurg (Zümrüd-ü Anka ve Phoenix de denir) her şeyi bilirmiş.
Kuşlar Simurg’a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürlermiş. Simurg’un yaşadığı yer, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağının tepesindeymiş.

Fakat Simurg’u çok uzun zaman kimse göremeyince, kuşkulanmaya başlarlar ve onun yaşadığı Kaf Dağına gitmeye karar vermişler.
Kaf Dağına varmak için ise yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. Kuşlar, kalabalık bir grup olarak uçmuşlar.
Her vadi geçişinde bazıları ya düşüp ölmüş ya da yorulup dönmüş.
Kaf Dağı’na vardıklarında 30 kuş kalmış.
Simurg’u ararken, Simurg’un kelime anlamının “Otuz Kuş” olduğunu öğrenmişler!
Farsçada “Si” Otuz, “Murg” kuş demektir.

Kuşlar o zaman anlamışlar ki herbiri birer Simurg olmuştur!
Efsanedeki yedi vadi, bizlerin hayatımızda karşılaştığımız zorlukları anlatır.
Başarıya ulaşmak için, nefsine hakim olan, düşünen ve kendini geliştirenlerden olan, başarma inancını kaybetmeyen, birlik olmayı bilen, sorgulayan, egosundan uzaklaşan herkes, bir gün Simurg olabilir…

Şimdi efsaneden günümüze yani gerçeğe dönelim.
Demokrasimiz, Cumhuriyetimiz, özgürlüklerimiz, hayat tarzımız tarih boyunca gördüğü en yoğun saldırı altındadır. Bu kez saldırı kendi içimizden gelmektedir. İhvan kafasına ve Muaviye öğretisine sahip, ortaçağdan fırlamış bir grup, adım-adım bizi bir Ortadoğu devletine, İran benzeri bir din devletine götürme kararındadır.

Bu grup, milyonlarca Ortadoğuluyu, Libyalıyı, Afganlıyı ülkemize kabul ederek Türk Milletinin demografik yapısını bozmayı, sığınmacıların her yıl doğacak en az 500 bin çocuğu nüfusumuza katmayı, planlamaktadır.

Bu dakikadan sonra ne ekonomi ne de dış politika öncelikli meselemiz değildir.
Öncelikle ve ivedilikle halletmemiz gereken şey, bu soyguncu gruptan Anayasal çerçevede ve demokratik rejim içinde kurtulmaktır!
Bunun yolu, duyarlı olmak, ülkemizin her meselesine, her kişisine sahip çıkıp, Türk Milletini bütün olarak Atatürk’ün Demokratik Cumhuriyeti etrafında birleştirebilmekten ve gerçekleri herkese anlatmaktan geçer.

Sevgili Gençler;
Bizlerin bu amaçla yaktığımız “Çoban Ateşine ve DOĞRU Partiye”, güç ve destek verin.
Çoban Ateşi- DOĞRU Parti Hareketinin başlangıç noktası Atatürk’tür.
Bitiş noktası ise yine Atatürk devrimlerinin devlete hakim olması, olacaktır.

Sizler hepiniz birer Simurg Kuşusunuz. Ben bunları büyüklerinize 2007 yılından beri maalesef anlatamadım. Günlük rahatlıkları için, sizlerin geleceğini feda etmekten çekinmeyip, sessiz kaldılar.
Sizler sahip çıkarsanız, Atatürk Türkiye’si kazanır.
Sahip çıkmazsanız Türkiye, bir çadır devletine ve bir Ortadoğu ülkesine döner. Takdir sizlerindir.
Nasıl bir Türkiye’de yaşamak istediğinize sizler karar vereceksiniz.
Bizler burada ve emrinizdeyiz…

Sağlık ve başarı dileklerimle

01 Kasım 2024

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı
,

TARİHİN DOĞRU TARAFINDA OLMAK

30.10.2024 Çarşamba günü AKP Grup Toplantısında CB Erdoğan’ı dinledik. Erdoğan, aynı Erdoğan! “Benim oğlum binâ okur, döner döner yine okur”

Bu ne demek biliyor musunuz?
Erdoğan şunu diyor;
“İçinde benim olmadığım ve benim işime gelmeyen hiçbir söylem, hiçbir eylem, bu ülkede yapılamaz. Benim bir daha seçilmemi sağlayacak Yeni Anayasa’yı yaparsak ne ala. Olmazsa, ülke 7 Haziran-
1 Kasım arasından beter hale gelir!”

CB Erdoğan’ın değişmeyeceğini, istese bile değişemeyeceğini anlamamak için herhalde Özgür Özel gibi olmak gerek!

31 Mart 2024 Seçimlerinden sonra CHP’nin yapması gereken şu idi!
“Ülkede, Hukuk yok. Adalet yok. Laiklik İlkesi çiğnenmiş. Kişilerin can güvenliği yok. Ekonomi bitmiş. Ülke beka sorunuyla karşı karşıya! Hırsızlık- Soygun devleti sarmış. Bu iktidar ile çalışılmaz. Derhal indirilmesi gerekir. Bu yüzden “Erken Seçim” için sürekli ve etkili eylemlere başlıyoruz…”

Bu yapılmadı. Aksine “Yumuşama-Normalleşme” adı altında, AKP’nin yaptığı Anayasa İhlallerinin meşrulaştırılması için Erdoğan’ın ayağına gidildi.
Erdoğan, CHP Genel Merkezinde “Esas Duruşta “karşılandı. Adeta Erdoğan yönetiminin yirmi üç yıllık “İhanet Dönemi” yokmuş sayıldı.

Peki sonuçta ne oldu?
-CB Erdoğan’ın taktik çalışmasıyla, CHP süratle ayrışmaya gidiyor. Özel-Kılıçdaroğlu çekişmesi, İmamoğlu-Yavaş yarışı, ayrışmayı süratlendirir.

Özgür Özel’in, Öcalan’ın talebi olan “Eşit Vatandaşlık-Ana Dilde Eğitim-AB Yerel Yönetimler Şartı” gibi ülke bütünlüğünü tehlikeye atacak tuzakları “DESTEKLEYECEKLERİNİ” ısrarla ve defalarca açıklaması, Erdoğan’a Yeni Anayasa değişikliği için “El Yükseltecek” şekilde destek oldu.

-Eğer, CHP hala uyanmaz ve “Yeni Anayasa” denen “İHANET SÜRECİNDE” Cumhur İttifakına destek olursa, yani Erdoğan’ın dediği gibi “CHP TARİHİN DOĞRU TARAFINDA durursa (!) Yeni Anayasa 400’den fazla Milletvekilinin desteğiyle TBMM’de kabul edilir ve “TÜRK MİLLETİ” maalesef tarihe gömülür.

“Ayının yemini, Armutu görünceye kadardır!
Kim ki AKP DEMOKRATTIR, AKP TÜRK MİLLETİNİN PARTİSİDİR, AKP Cumhuriyetin temel değerleri olan LAİKLİK-HUKUK DEVLETİ-SOSYAL DEVLET ilkelerine inanan DÜRÜST bir partidir derse, armudu görünce yeminini unutan AYI odur…

AKP+MHP+HÜDA PAR+DEM+YRP+BBP+DSP’ye ilave olarak CHP destek kararı verse de, Mareşal Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ve silah arkadaşlarının kurdukları T. C. Devletini YIKTIRMAYACAĞIZ.

Bizlere tek yol kalıyor! O da Türk Milletini ayağa kaldırıp, kaderine el koymasını sağlamak ve Anayasal direnme hakkımızı kullanmaktır.

Aziz Türk Milleti;
Yine iş başa düştü! Tıpkı 1919 Mayıs’ında olduğu gibi.
Cumhuriyet Düşmanları ile bu hesaplaşmanın yapılması şarttır. Bu belayı ya def edeceğiz, ya yok olacağız. Bu hesaplaşmayı genç nesle bırakamayız. Kim Türk Milletine dost, kim Türk Milletine düşman, herkes görecek. Birlikteliğin temelini uzun zamandır hazırlıyoruz. Biraz daha içlerindeki zehri akıtsınlar. Eninde sonunda Türk Milletinim şamarını yiyeceklerdir.

Not; Esenyurt Belediye Başkanının başına gelenler, İmamoğlu’nun başına geleceklerin yol çalışmasıdır…

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE ve SÖZÜNDEN DÖNMEYENE…

Sağlık ve başarı dileklerimle

31 Ekim 2024

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı

Örnek Resim