SIRADA NE VAR (1/2)

Siyasetçiyi iyi tanırsanız, kökenini, bulunduğu yere geliş hikayesini, sözlerini ve eylemlerini dikkatlice izlerseniz, onun neler yapabileceğini yaklaşık olarak tahmin edebilirsiniz.

Hele, kişinin bulunduğu yere gelişinde, moda tabirle “Hançerleme” veya “Siyasi İhanet” varsa, bu kişileri çözmek çok daha kolaydır…

CB Erdoğan’a ve onun “İhvancılık-Siyasal Ümmetçilik” fikrine baştan beri karşı olduğum için, kendisi hep yakın takibimdedir.
Taa 1979 yılından bu yana, arkadaşı Metin Külünk ile birlikte, Milli Selamet Partisinin, aşırı sağcı paramiliter örgütü olan “Akıncılar Hareketindeki” yaptıklarından bilirim. Yokluk ve maddi sıkıntı içindeki yaşamını, evinin kirasını, ailesinin geçimini hep “Destekle” karşıladığını, Belediye Başkanlığı macerasını, milyar dolara sahip olmasını, zamanında elini öptüğü büyüklerinden dinledim.

Belediye Başkanı oluşunu, İstanbul aşkının ona servet-zenginlik-siyasi güç verdiğini, mağdur edebiyatının Türk Siyasetinde geçerli bir koz olduğunu anlayıp bunu sürekli kullanmasını gördüm.

Siyasette, kendi kendini yetiştirmemiş, pişmemiş kişiler, birilerinin sırtına basarak yükselmeyi sever. Onlar için en kolay yol budur.
Erbakan ve arkadaşları sağ ve görevdeyken ilerleyemeyeceğini gören Erdoğan, kendisini var eden Hocasına ihanet etmekte hiç tereddüt etmedi!
Sapladı hançeri sırtına, arkasına bakmadan yürüdü gitti. Kimin yanına?
Dosdoğru ABD Başkanı Bush’un Beyaz Saraydaki Oval Ofisine…

Oval Ofiste, nasıl Başbakan olunur, nasıl ABD BOP Eşbaşkanı olunur, tüm bunlar karara bağlandı. Sonrasını biliyorsunuz, Deniz Baykal’ın ikna edilmesi, Siirt seçimlerinin şaibeli yenilenmesi, Erdoğan’a Başbakanlık yolunun açılması…

Son 22 yıllık “Erdoğan Tek Adam Faşizmini” beraberce yaşadık.
2007 yılından bu yana, AKP kafasıyla olmayacağını, bunların hedefinin ülkemizi “Federe İslam-Ümmet Devletine” götürmek olduğunu, kumaşlarının “Türk Devlet Adamı” kumaşı olmadığını ısrarla ve defalarca yazdık. Ne dediysek hepsi doğru çıktı. AKP konusunda hiç yanılmadık.

Sonunda, yediler-içtiler-soydular-soydurdular- ülkemizi 12-15 Milyon sığınmacıyla doldurdular- Merkez Bankasını ve ekonomimizi batırdılar- binlerce yıllık Türk Devletini, uçurumun yanına kadar getirdiler-Türk Milletinin büyük bir kısmını bir lokma ekmeğe muhtaç ettiler, fakirleştirdiler, tarımı da bitirdiler.

Sadece bu günümüzü değil, evlatlarımızın geleceğini de perişan ettiler.
Ülkemizi “En Borçlu” ülkeler arasında birinci yaptılar, önümüzdeki 20-25 yılımızı ipotek altına alacak “Hazine Garantili İşleri” başımıza bela olarak bıraktılar…

Gelelim yazının başlığına; Şimdi sırada ne var?
Emperyalist Devletler yani Küresel Çeteciler kendilerine rehin ettikleri kişileri belli bir dönem için kullanırlar. Sonra da kullanılmış mendil gibi çöp kutusuna atarlar. Saddam’ı-Kaddafi’yi-Zeynel Abidin Binali’yi attıkları gibi!

Sizlere soruyorum;
Ülkeyi ekonomik olarak bu hale getirmiş, Hazinemizi, “Halkbank’ı soymakla suçladığı bir İngiliz uşağına teslim etmiş, Ordusunu, Yargısını hadım etmiş, gençlerin tüm gelecek ümitlerini bitirmiş, ülkeyi parçalanma noktasına getirmiş bir siyasetçi, seçimi kaybedip yargılanmak ister mi?

Elbette ki, kendisini ve ailesini garantiye alacak organizasyonları gerçekleştirmek için çabalar ve en azından daha 4-5 yıl ülkenin başında kalıp, kendisinin emrinden çıkmayacak kişiyi (Akşener gibi) yerine seçtirmek için çalışır.

Erdoğan’ın bu planının gerçekleşmesi için yardımcıya ihtiyacı var.
Bu destek Bahçeli ile olmaz!
Kılıçdaroğlu, 2010-2023 yılları arasında 13 yıl bu görevi başarıyla yaptı. Bunların tümü yazılacak, belgelendirilip Türk Milletine açıklanacak.

CHP-AKP arasındaki “Yumuşama-Normalleşme” görüşmelerine bakılırsa, Sırada ne var sorusunun yanıtı, Kılıçdaroğlu’nun bıraktığı görevi Özgür Özel almakta çok teşne (Çok İstekli) görünmekte!
İzninizle, bu önemli konuya YARIN devam edelim…

Sağlık ve başarı dileklerimle

24 Haziran 2024

Rifat Serdaroğlu

DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı

SIRADA NE VAR (2)

Yazıya başlamadan önce şu konuya açıklık getirelim.
Hiçbir Genel Başkanın “Parti İçi” konulardaki işine karışmak haddimiz değildir. Ama, şu da bir gerçektir ki, hem ülkemiz hem de bölgemiz çok olağanüstü bir dönemden geçmektedir. Türk Devletinin ve Türk Milletinin geleceğini ilgilendiren her konuda, ülke siyasetini etkileme gücüne sahip Genel Başkanların bizce hatalı gördüğümüz davranışları için eleştirmekten, doğruyu göstermekten çekinmeyiz. Bizim için değerlendirme yapan siyasetçilere de saygı duyar, yazdıklarını, konuştuklarını mutlaka dinleriz.

Keşke bunları açık-açık TV’lerde tartışabilseydik! Ama bırakın tartışıp halkımızı aydınlatmayı, Erdoğan ve Özel’in görüşmelerinde bile ne konuştuklarını hiçbirimiz bilmiyoruz. İki partinin yetkilileri de bilmiyor!

İran’da Cumhurbaşkanlığı seçimi için 6 aday var. Adaylar, üçüncü defa TV’de 4 saat süren tartışma yaptılar ve el sıkışarak ayrıldılar!
Son 22 yıldır, bizde böyle bir program seyrettiniz mi? Seyredemezsiniz!
Sanki, Erdoğan yaratılmışların en şereflisi ve Allah’ın yeryüzündeki gölgesi (!)
diğer siyasetçiler ise onun maaşlı elemanları!

Ne konuştunuz? Kendinizi ne sanıyorsunuz da, konuştuklarınızı, her şeyin sahibi ve sizleri seçen Türk Milletinden saklıyorsunuz?
Türk Milleti sizleri seçmeseydi, şu an ne yapıyordunuz, hiç düşündünüz mü? Özgür Özel sen, eczanende müşteri bekliyor olacaktın!
Ya sen Erdoğan! Bu ay ne yapayım da yevmiyeyi doğrultayım, derdinde olacaktın…

İkinizin yakınlaşmasına, birbirinizi siyaseten desteklemeye ne reel politik ne de yakın tarih izin vermez.
İkinizin hangi konularda anlaşabileceğinizi, sizlerin daha önceki kamuya açık konuşmalarınızdan biliyoruz. Bunları inkar edemezsiniz. Belgeleri önünüze koyarız!

-İkiniz de, Kürtçenin ve Arapçanın “Resmi Dil” olarak kabulünü istiyorsunuz!
-İkiniz de, 1921 Anayasasını “En Kapsayıcı Anayasa” kabul ediyorsunuz!
-İkiniz de, Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özgürlük şartını, bizlerin koyduğu çekinceleri kaldırarak uygulanmasını istiyorsunuz!
-İkiniz de, “Kürt Meselesi” dediğiniz bölücülüğün, TBMM’de tartışılmasını, Türk Devletinin aleyhine, ABD ve İngilizlerin lehine çözülmesini istiyorsunuz1
-İkiniz de, Türk Devletinin Dersim İsyanı sırasında katliam yaptığına inanıyorsunuz.
-İkinizin de, Seyit Rıza- Şeyh Said- İskilipli Atıf gibi vatan hainlerine sempati duyduğunuzu söylüyorsunuz.
-İkiniz de Anayasadan Türklük maddesinin çıkartılmasını istiyorsunuz.
-Biriniz “Türk Devleti Teröristtir” diyen Şivan Perver’e hayransınız, diğeriniz “Türkiye Düşmanı” Pervin Şakar’ın elini öpensiniz!

İkinizin birleştiği ve “Yeni Sivil Anayasa” tuzağıyla Türk Milletine yutturmak istediğiniz değişikliklerin tamamını önce Big Boss ABD istedi. Ardından CIA elemanı Fethullah ve İmralı Canisi Öcalan bu değişiklikleri söyledi.
Eee siz ikiniz de aynı şeyleri istiyorsunuz! Hepiniz Sevr Takımında mı oynuyorsunuz?

Bunları nasıl biliyor ve iddia ediyoruz?
Sizlerin konuşmalarınızdan! Gerek AKP Büyük Kongrelerindeki açıklamalarınız, gerekse CHP Büyük Kurultaylarındaki sözleriniz zabıtlarda duruyor.

Sizler, kendinizi Türk Milletinin onurlu birer ferdi kabul ediyorsanız, lütfen bizimle ya damatlarınızın, ya belediyelerinizin TV’lerinde tartışın.
Hadi, yanıltın bizi. İkiniz de çok varlıklı siyasetçilersiniz!
Dizi- dizi danışmanlarınız var. Hadi bizi rezil edin…

Sayın Özel;
Siyasette yenisiniz. Bu güne kadar ülke yönetme sorumluluğunu almadınız.
Partinizden kovaladığınız, listelerinizde yer vermediğiniz “CHP’li Devlet Adamlarına” lütfen danışın. Bu günkü görüntünüz aynen şöyle;
Özgür Özel Genel Başkan, Ekrem İmamoğlu Lider, ABD Patron. Kılıçdaroğlu Genel Başkanlık için aşeriyor!
Bu görüntüyü düzeltmez ve Türk Milletini inandırmazsanız, CHP’yi baraj altına iten Genel Başkan olarak tarihe geçersiniz.
Eliniz ermişken, Manisa’daki FETÖ olayları ile bir ilginiz olup olmadığı hakkında kamuoyuna bilgi vermenizi rica ederiz!

Bedava akıl bu kadar. Eğer konuşmak isterseniz, dilediğiniz TV için bir telefonunuz yeter…

Sağlık ve başarı dileklerimle

25 Haziran 2024

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı