fbpx
Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Örnek Resim
Örnek Resim

TESBİH TANELERİ VE İMAME

Türk Basınının bir kısmında
Örnek Resim

Türk Basınının bir kısmında tarif edilemeyecek Demokrat Parti, Adalet Partisi-Bayar-Menderes-Demirel düşmanlığı vardır. Aynen AKP Genel Başkanında olduğu gibi. CB Erdoğan sürekli Özal’ı takdir eder, Demirel’i hiç anmaz!
Gazeteciler gerçeği bildikleri halde eksik ve yanlış yazmasalar “Onlar da böyle düşünüyormuş” der, katılmasak bile düşüncelerine saygı duyardık.
Ama, hakkın rahmetine kavuşmuş, kendini savunma hakkı olmayan devlet adamları haksız yere karalanınca bizde yanlışı düzeltmeden, hakkı teslim etmeden duramayız!

“Kerameti kendinden menkul bazı gazeteciler Demokrat Partiyi “Karşı Devrimci Parti”, Türkiye’nin 3. Cumhurbaşkanı rahmetli Celal Bayar’ı da “Türkiye’yi Amerika’nın kucağına oturtan kişi” olarak tanımlar, “Celal Bayar kimse, Kenan Evren kimse, Hilmi Özkök kimse, bu isimler size neyi çağrıştırıyorsa, Hulusi Akar da odur. Peş peşe dizilen, aynı tesbihin taneleridir” diye noktalarlar.

Türkiye’yi ABD’nin kucağına kim oturtmuş, peş peşe dizilen aynı tesbihin taneleri ve imamesi kimmiş, beraberce doğruyu-gerçeği arayalım!

Her Türk vatandaşının hiç unutmaması, aklına kazıması gereken gerçek şudur;
Karşı Devrimin başlama zamanı, 10 Kasım 1938 saat 09.05 tir.
Yani Büyük Atatürk öldüğü an karşı devrim başlamıştır. Karşı Devrimin ilk yılları İkinci Dünya Savaşı dönemine denk geldiği için, o günlerin ölüm-kalım kaygısı içinde anlaşılamamıştı. Savaşın bitiminde ise karşı devrim, demokrasi-çok partili düzen-demokratikleşme yaygaralarının arkasına ustaca gizlendi. Bu sürecin kaçınılmaz sonucu, Türkiye’nin emperyalizme teslim edilmesi olacaktı. Oldu da!
Hele AKP’nin tek başına iktidar olduğu 22 yılda, bazıları emperyalizmin gönüllü maşası oldular.

Profesör Doktor Çetin Yetkin “Karşı Devrim 1945-1950” adlı kitabının 22’inci sayfasında aynen şunları yazar; “Atatürk’ün birçok eserini yıkan da tersyüz eden de İnönü’nün ta kendisidir. Hemen söyleyeyim:
-İmam Hatip Okullarının, İlahiyat Fakültelerinin, tekke ve zaviyelerin açılması, okullara din dersi konulması,
-Köy Enstitülerinin hedefinden saptırılması, Hasan Ali Yücel ve Tonguç’un görevlerinden alınması vb. birçok geriye dönüşler, İnönü döneminde olmuştur.”

Rahmetli İnönü, Kurtuluş Savaşı öncesi Kazım Karabekir’e gönderdiği mektupta aynen şunları yazıyordu;
“Kardeşim Kâzım’cığım, Eğer Anadolu’da halkın Amerikalıları herkese tercih ettikleri zemininde, Amerika milletine müracaat edilse pek ziyade faydası olacaktır deniyor ki, ben de tamamiyle bu kanaatteyim. Bütün memleketi parçalanmadan Amerika’nın murakabesine (yönetimine-denetimine) tevdi etmek (vermek) yaşayabilmek için yegâne ehven çare gibidir…
(Mektubun aslı için bkz. Falih Rıfkı Atay; Çankaya-Atatürk’ün Doğumundan Ölümüne kadar; İstanbul 1969 sh 193-194)

Rahmetli İnönü, 23 Şubat 1945’te ABD ile ilk ikili antlaşmayı imzalayan liderdir.
İkinci antlaşma 27 Şubat 1946’da, üçüncüsü 12 Temmuz 1947’de, dördüncüsü
“Marshall Yardımı Antlaşması” 4 Temmuz 1948’de, beşincisi 27 Aralık 1949’da yine İnönü tarafından imzalanmıştır.
Bu antlaşmalarla, diplomatların dışında kalan tüm ABD Askeri Personeli de çok geniş imtiyazlara ve ekonomik muafiyetlere kavuşturuldu.
ABD askeri Bölük-Tabur- Filo-Alay vb. gibi unsurlar Türkiye’ye gelişlerinde Türk Hükümetinden izin alınmayacak, sadece ABD keyfiyeti önceden bildirecektir…

Yerli Uçak yapımının engellenmesi de o dönemin eseridir. Nuri Demirağ’ın fabrikasında imal edilen uçakların yurtdışına satılmasını yasaklayan bir kanun çıkarıldı. İspanya, İran, Irak’tan alınan siparişlerle bağlantısı yapılmış ve imal edilmiş uçakların ihracı engellendi. Yurtiçi ve Yurtdışından sipariş alamayan fabrika 1944 yılında kapandı!

Türkiye NATO Üyeliği için ilk müracaatını, 11 Mayıs 1950’de İnönü tarafından yaptı. Reddedildi. 18 Şubat 1952’de Demokrat Parti tarafından TBMM’ye getirildi. Oylamada sadece 1 (BİR) çekimser oy vardı. NATO’ya girme kararı
TBMM’de 409 oyla kabul edilmişti.

Daha fazla can acıtmamak için o devrin yolsuzluk olaylarına girmiyorum. Öğrenmek isteyen araştırır, gerçeği öğrenir…

Aziz Türk Milleti;
Doğruyu bulmanın altın kuralı şudur;
Her olayı o zamanın şartlarına göre değerlendirmek gerekir.
2024 şartlarında 1945’i değerlendirmeye kalkarsanız, yanlışa düşebilirsiniz!
1945 şartlarında nasıl bir ülke idik? Kurtuluş Savaşında Üniversite ve Lise mezunlarının tamamına yakınını şehit vermiş bir ülke! Sermaye birikiminin sıfıra yakın olduğu bir ülke! Bilgi birikiminin olmadığı bir ülke! Dünyanın başında ise iki tane emperyalist! Kapitalizmi savunan Amerika, Komünizmi savunan Rusya!
Böyle kapana kısılmış bir dünyada yapılan siyasi tercihleri, o zamanın şartlarına göre değerlendirip, yargılamanın daha ahlaki olacağı inancındayım…

İnönü de Bayar da Menderes de Ecevit de Demirel de bizimdir!
Bunları Türk Milleti seçmedi mi? Hepsinin mekanları cennet olsun!
O dönemlerin yanlışları varsa, bunları öğrenip aynı yanlışa düşmemek için elbette ki ıcığına-cıcığına kadar inceleyip ders alacağız.
Fakat haysiyetleri rencide etmeden, kırmadan dökmeden!

Büyük Atatürk’ün silah arkadaşı, Kurtuluş Savaşımızın Galip Hocası, Atatürk’ün son Başbakanı, Türkiye’nin ekonomik kalkınmasının önderi, ömrünün yaklaşık
6 yılını hapiste geçirmiş (8 Ay Hücre) rahmetli Celal Bayar’ı darbecilerle, Cumhuriyet ve Lâiklik düşmanı karaktersizlerle bir tutmaya kalkarsanız, çok can acıtırsınız ve ah alırsınız…
Tesbihin imamesi kimmiş, anlaşıldı mı?

Sağlık ve başarı dileklerimle 29 Nisan 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Eş Başkanı

Örnek Resim