Atatürk sonrası siyaset sebep, bugünler müzmin bir sonuçtur..
Kimse bunun dışında kalacak bir söylem yapmasın ve birbirini kandırmasın..
Atatürk gibi bir dünya liderinin koltuğunu doldurmak öyle kolay bir şey değildir..
Atatürk’ün aramızdan ayrılmasının hemen ardından Türk siyasetini ele geçiren emperyalizm ülkeyi bugünlere getiren yolun taşlarını tek tek döşedi ve yıllardır yönetimi kendi amacına uygun dizayn etti ve halen etmeye de devam ediyor..
Şunu itiraf etmem gerekir ki bu konuda sağ partilerin günahı sol partilerden fazladır. Bunları; baba tarafı Demokrat Partili, anne tarafı ise Cumhuriyet Halk Partili bir ailenin ortalama evladı olarak söylüyorum..
Şimdi diyeceksiniz ki hocam ne işin var bir sağ partinin başında?
İzah edeyim;
Müsebbibe müdahale et ki tehlike zuhur etmesin.!
(Aynı şey maalesef bugünün CHP’si için de geçerlidir ve gerek sağ, gerekse sol cenahta her Atatürkçü kendi kapısının önünü temizlemelidir..)
Süleyman Demirel’in bürokratı olarak görev yaptığım 90’lı yıllarda onun da onayını alarak Adalet Partisi’ni kurmaya karar verdim. Amacım sağ siyaseti işgalden, ülkede çoğunluğa sahip muhafazakar seçmeni istismardan, ülkeyi ise emperyal yaptırımdan kurtarmak, bilinçli olarak aşırı sağa kaydırılmış siyaseti merkeze çekmek, Atatürk çizgisinde demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti anlayışını muhafazakar seçmene yeniden anlatmaktı..
2015 senesinde kurduğumuz partimiz 9 yıldır bu gayret içindedir..
Bu arada şunu da belirtmek isterim ki ben bir Atatürk milliyetçisiyim..
Bu ülkeyi seven her vatandaşın tek idolünün Atatürk ve ideolojisinin ise Atatürkçülük olması gerektiğine inanıyorum..
Türkiye Cumhuriyeti topraklarında bunun dışındaki sağ ya da sol tüm ideolojileri bu yüzden reddediyorum..
Tüm siyasi partiler Atatürkçü ideolojik temel üzerine kurulmalı, başında milli olan kurumlar konusunda mutabık kalmalı ve birbirinden farkları sadece ülkenin kalkınma modelleri üzerine öne sürdükleri ekonomik politikaları olmalıdır..
Bugünkü derin çöküşün tek nedeni, bu temeli oluşturan değerleri ve kazanımlarını ortadan kaldırmış olan iktidar ve onun değirmenine su taşıyan muhalefettir..
Ömrüm boyunca Mustafa Kemal Atatürk gibi; ölümünden sonra dahi ülkesini yönetebilen, fikirleriyle aşırı uçlara her dönemde korku salan ve düşmanın bile gıpta ettiği bir dünya liderine sahip olmanın onurunu yaşadım ve yaşamaya devam edeceğim..
Şu asla unutulmasın ki;
Atatürk’le Hizbullah,
Atatürk’le İhvan,
Atatürk’le PKK ve türevleri,
Atatürk’le FETÖ
Atatürk’le Bilumum Cemaat ve Tarikat,
Atatürk’le Emperyalizm sevicileri,
Atatürk’le tüm bunların meclisteki siyasi uzantıları yan yana konamaz.!!
Biz Atatürk milliyetçisiyiz diyen bir siyasi parti bu tür yapıların siyasi ayağı haline gelmiş olanlarla diyalog kurmaz, kurmuşsa Atatürk’ün partisi olamaz..!!
Ülkemizi içine düştüğü müşkülden ve aleniyet kazanmış ihanetten ancak Atatürk milliyetçiliği çizgisinden taviz vermeyen yüzde yüz yerli ve milli siyasetçiler kurtaracaktır..
Böyle bir milli mutabakat çalışmamız vardır ve çok yakında su üstüne çıkacaktır..
Verilecek mücadele sonunda Kandil Dağcılarla ve Domuz Bağcılarla aşk yaşayan hain siyasetçiden eser kalmayacaktır..
Dr. Vecdet Öz