Adını sanmak fiilinden alan, genel manada “psikotikbozukluk” diye adlandırılan tedaviye muhtaç; “şizofreni, paranoid bozukluk, psikotik
özellikli duygudurum bozukluğu” gibi hastalıkların önemli bir belirtisidir..
Başkalarının inanıp inanmadığına bakılmaksızın sürdürülen, aksinin doğru olduğuna dair açık ve tartışmasız kanıtlar olmasına rağmen değiştirilemeyen yanlış inançlar şeklinde kendini gösterir..
Sanrının konularına göre tipleri vardır;
- Büyüklük sanrısı: Kendini Peygamber, Tanrı, ünlü ya da çok güçlü biri sanmak..
- Kötülük görme sanrısı: Beni izliyorlar, hakkımda kötü şeyler düşünüyorlar, öldürecekler hissine kapılmak..
- Referans sanrısı: Her şeyi üstüne alınma yani gerçekleşen her olayın bir sebebi olduğuna inanma ve bunu sürekli kendisiyle bağdaştırma..
- Etkilenme sanrısı: Vücuduna alet takıldığına ve bunlarla davranışlarının yönlendirildiğine, tv radyo yoluyla emirler yollandığına inanmak..
- Etkileme sanrısı: Düşünceleriyle ve gizli güçleriyle insanları yönetebildiğine inanmak..
- Düşünce sokulma sanrısı: Kafama düşüncelerini sokuyorlar inancı..
- Düşünce okunma sanrısı: Düşüncelerimi okuyorlar, ben herkesin düşüncelerini okuyorum inancı..
- Küçüklük sanrısı: Ben hiç bir işe yaramam inancı..
- İma çıkarma sanrısı: Yüzlerinden anlıyorum, benimle dalga geçiyorlar inancı..
- Kıskançlık sanrısı: Eşim beni aldatıyor gibi düşüncelere saplanma.. ve daha birçok!!
Bu sanrılardan biri ya da bir kaçına sahip olanlarla evlenir, iş kurar, siyaset yapar, dostluklar tesis eder ve davranımlarını sorgulamadan birlikte yaşar gideriz..
Benzer sanrıları olan kişilerin bir araya gelme eğilimleri her zaman daha yüksektir ve genellikle cemaat, kulüp, dernek, parti gibi faaliyetlerde çoğunluk oluşturma eğilimleri yüksektir.
Bu tür yapılanmalar ilgili resmi kurumlar tarafından gözetim ve kontrol altında tutulmadığı sürece yaygınlaşır ve sonunda toplumu olumsuz yönde etkileyecek tehlikeli ve önemli bir boyut kazanabilirler..
Bu durum, tüm ülkeler için önemli ve tehlikeli bir toplum sağlığı problemidir..
Sağlık dendiğinde tıbbi olarak beden ve ruh durumundaki iyilik halini anlarız. Ruh sağlığı, beden sağlığının ayrılmaz bir parçasıdır ancak ne yazık ki ülkemizde bu konuya verilen önem çok azdır..
Toplumlar ucu açık sistemlerdir ve ruh sağlığı açısından çok iyi denetlenmelidir..
Bu görev bireysel ve çevresel hizmetlerde olduğu gibi yine Sağlık Bakanlığı’na aittir. Bu konuda bakanlık bünyesinde faaliyet gösteren Ruh Sağlığı Daire Başkanlığı’na düşen görev çok büyüktür.
Zira ülkemizde başta sosyo-ekonomik sorunlar olmak üzere bir çok sorun aşılamadığı için her geçen gün artan ruhi bozukluklar ve neticeleri artık tehlikeli bir şekilde olağan yaşam şeklimiz haline gelmeye başlamıştır..
Bu durum sanrılı insan sayısındaki artışı da tetiklemekte ve büyük bir üzüntü içinde anlam veremediğimiz birçok toplumsal olaya şahit olmaktayız..
Şimdi çevrenize, televizyon haberleri ve programlarında yayınlanan olaylara bir de yukarıda ifade etmiş olduğum bilgiler ışığında bakınız!
Bu vahim durumun tek çözümü, müsbet bilime ve konularına vakıf bilim insanlarına itibar etmek, topyekün bir rehabilitasyon için onları ülke yönetimine taşımak ve ülkeyi yönetmesi gereken siyaseti yeniden bu minvalde tanzim etmektir. Zira toplumsal yapıyı sarmış olan ve ülke geleceğini tehdit eden bu tür sinsi hastalıklarla mevcut klasik siyaset anlayışı içinde mücadele edilemez..
Şahsımın da içinde olduğu ve kuruluş aşamasında olan Kurtuluş İttifakı’nın siyasi programı tüm bu hususları içeren bilimsel bir çalışmadır ve bu yüzdendir ki mutlaka desteklenmelidir..
Dr. Vecdet Öz