Rize’de gerçekten yaşanmış fıkra gibi olaylar kitap oldu.
Rize’nin sesi gazetesinde çıkan yazısında Fatih Sultan Kar, “Her geçen gün daha da kirlenen bir dünyada güler yüzlü kalabilmek, hayata yaşanabilir tarafından bakabilmek Rizelilerin özünde var olan bir nitelik. Rize’de yaşanmış fıkra gibi olayları derleme merakım Hamamizade İhsan Trabzon’da ve kendi çevresinde yaşanmış komik olayları derlendiği kitabı ile tanışmamla birlikte başladı. Yaşadığım çevrede yaşanmış fıkra gibi olayları derlerken bir yandan da evvel zamana dair hatıraları canlı tanıklarından dinleme şansını elde ettim. Dr.Kerim Vardal, Vural Kazmaz, Arif Suyabatmaz, Yılmaz Kartal, Yılmaz Arayıcı gibi güzel insanları tanıdım onlardan hatıralar yaşanmış fıkralar dinledim. Ve bu fıkraları 2008 yılında yayınlanan “Rize’de Yaşanmış Fıkra Gibi Olaylar” adıyla kitap haline getirdim” ifadelerini kullandı.
Fatih Sultan Kar, kitaptan bazı olayları da aktardı. İşte alıntılar:
ALTTA DÖNERSUN
Kırk Yalan İbrahim, Mişona Çay atölyesinin baraka inşaatlarının yapımında bulunduğu sıralarda Kalaç Esat Dayı’nın yalancıktan
mezarını yapmış. Baş tarafındaki tahtaya da; “Kalaç Esat’ın ruhuna Fatiha” diye yazdırmış. Biraz sonra Kalaç Esat çıkagelince “Beni
sağlığımda mezara koyan herif kimdir” diye sormuş. “Kırk Yalan İbrahim demişler” ve İbrahim’i çağırmışlar.
-Ula İbrahim! Hadi sağlığımda gömdün beni ne ettun ettun bari baş tarafımı kıbleye yapsaydın.
-Sen bi yolunu bulur orda kıbleye dönersin.
ŞADAN TUZCU’YA BÜYÜMÜ YAPTILAR?
Büyüyle yatıp büyüyle kalktığımız günlerde ANAP milletvekili Şadan Tuzcu bir yurt dışı gezisine çıktı. Gezi dönüşü evinde soyunurken
ceketinin iç cebinde mor renkli bir bez parçası buldu.
-Aman bu na neyin nesidir? Yoksa bana da mı büyü yaptılar? Telaşıyla terlerken salondan karısının sesi geldi.
-Şadan, ısmarladığım kumaşı aldın mı?
KIRK YILDA BİR
Celal Memişoğlu esprili ve renkli kişiliğiyle Rize’nin unutulmaz isimleri arasındaki yerini almıştır. Çok partili dönemin başladığı sıralarda mebus seçildikten sonra memleketini unutan ve uzun zaman sonra Rize’ye gelen mebuslardan birini karşılamakta biraz heyecanlı ve iltifatta mübalağalı davranır. Mebus:
– Ne bu iltifat? diye sorar. Celal hemen cevabı yapıştırır:
– Nasıl iltifat etmeyelim… Kırk yılda bir geliyorsunuz.
TUTTUNUZ
Ekrem Orhon Rize milletvekilliğine aday olur, seçimi kazanamaz.
İkizdere yoluna baş koymuştur. İkizdere’ye gider. Tüm halk:
-Biz seni tuttuk Reis baba diye bağırır.
Ekrem Orhon:
-Evet tuttunuz. Çiş yaparken şeyinizi tuttuğunuz gibi…
BİZ UŞAK DEĞİLİZ
Demokrat Parti döneminde muhalefeti temsil eden ve iki kez başbakanlık yapan Hasan Saka’nın Trabzon’dan gelen “Çekil” telgrafına
cevabı:
“Trabzon’dan gelen “Çekil” telgrafı üzerine çekildim, 80 okka geldim.”
Hasan Saka, meclis kürsüsünde konuşurken, “Ha bakun uşaklar, ne diyeceğum” deyince DP sıralarından “Biz uşak değiliz” diye sataşırlar.
Saka, gayet sakin cevap verir:
“Tamam tamam lafumi geri aldum. Bizum oralarada yalnuz erkeklere uşak denur.”
RİZELİ KONYALI FARKI
Rize Eski Belediye Başkanı rahmetli Ekrem Orhon’a sorarlar:
-Konyalı ile Rizeli arasında ne fark vardır?
-Uşağum yetiştirdiklerine bak anlarsun.
-Nasıl yani?
-Konyalı buğday, Rizeli misir yetişturur.
-Eeee ne olur yetiştirince?
-Ula koyarsun kizgin sacun ustine buğdayi, ne olur? Yanar, kavrulur kömur olur, simsiyah kalur. Koyarsun misiri ayni sacun ustine, patlar, çatlar, atlar gider. Bir tane bile kalmaz yerinde. İşte Rizeli budur.
KÖPEK BİLMEZSE
Ali Sırtlı üniversitede okurken burs alması için kendisine kefil olan armatör Ziya Kalkavan’ın evine gitmesi gerekir. Saat dokuzda gelmesi söylenen Sırtlı eve gelir, ama bahçenin girişinde kocaman bir kangalla karşılaşır. Korktuğu için bir süre içeri giremez. Ziya Kalkavan durumu görünce içeriden seslenir:
-Uşağum nerdesun? Hane dokuzda gelecektun?
-Bey amca ben dokuzda geldim ama bir saattir içeri giremiyorum. Köpek bana havlayıp duruyor.
-Oğlum korkma bi şe etmez. Hem sen bilmeyi misun ki havlayan köpek isirmaz.
-Bey amca ben bilmesine biliyorum da köpek biliyor mu?