Nöbetçi Eczaneler
Bir harfine bile katılmadığım, hatta ülkem için çok tehlikeli bulduğum fikirlere samimi olarak inanmış kişiler, benim için asla tehlike oluşturmazlar.
Onun inandığı fikri, doğru ve çağdaş fikirlerle nasıl çürüteceğimi, onu nasıl iyiye-doğruya inandırabileceğimi, ikna olmuyor ve suç işliyorsa, yasal yolları nasıl kullanacağımı iyi bilirim. Zaten “Sorumlu Birey” olarak bu benim görevimdir.
Fakat hiçbir fikre inanmayıp ot gibi rüzgarın estiği yöne eğilenlerden ve bugün ak dediğine yarın kara diyebilen ikiyüzlülerden hem tiksinir hem de çekinirim. Bu tipleri eğitemezsiniz, değiştiremezsiniz! Bunlar, emperyalist devletlerin ve onların istihbarat elemanlarının “Kullanışlı Elemanlarıdır.”
En iyisi, bunları her fırsat ve ortamda teşhir etmek ve yalnızlaştırmaktır…
Milli futbolcumuz Merih Demiral’ın “Türklüğün Simgesi Kurt İşareti” yapması, Erdoğan ve Bahçeli’yi coşturdu!
İkisi de anında Türk Milliyetçisi kesildiler?
Biri “Tez hazır edin tüm uçaklarımı! Ben de maça gideceğim” dedi, diğeri “Madem öyle, Çıkmayın o maça” dedi. Tam uyumlu bir ortaklık!
Peki Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve Türk Milletini yöneten bu “Hasta İkili”
sizce Türklükleri ile gurur duyuyorlar mı?
Veya, Türklüğü yüceltecek eylemlerde bulunuyorlar mı?
Kendi açık beyanlarına birlikte bakalım, kararı sizler verin;
1)Tarih 11 Ağustos 2004
“Ben de Gürcü’yüm. Ailemiz Batum’dan Rize’ye göç etmiş bir GÜRCÜ ailesidir.”
2)Tarih; 17 Şubat 2013 ”Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir iktidarız. Kimse bana Türklükle gelmesin!”
3)Tarih; 17 Nisan 2016 “Bir gün babama sordum; Biz Laz mıyız, Türk müyüz, diye. Babam dedi ki; Oğlum, büyük dedem Molla imiş, ona sordum, Dede biz Laz mıyız, Türk müyüz, diye! Dedi ki; Elhamdülillah Müslüman’ım de geç!”
4)Türk Bayrağı yakılırken, gönderden indirilirken, Peşmergeler Türkiye’nin sınırlarının içinden geçerken, Barzani’nin piçlerinin sinirleri bozulmasın diye Tarikat Valileri tarafından emirle Türk Bayrakları indirilirken, bu ikiliden bir itiraz duyanınız oldu mu?
5)Siz Ülkücü Bahçeli, Milli Andımızın kaldırılmasını protesto ettiniz mi?
6) “Ne Mutlu Türküm Diyene” yazan levhaları “Görüntü Kirliliği” yapıyor diye kaldırılırken, Diyarbakır Dağkapı Meydanına Şeyh Sait Meydanı adı verilirken, Seyit Rıza’nın heykeli Tunceli’ye dikilirken, siz ikiniz neredeydiniz?
En acısı nedir biliyor musunuz Aziz Türk Milleti?
“Kurtuluş Savaşını keşke Yunan kazansaydı” diyen, “Türk Devletini kuran ÖNDERİMİZİN muhterem annesine, Genelevde çalıştı” diye iftira atmaya cüret eden bir pisliği, Cumhurbaşkanlığı sofrasında yani
“Türk Devletinin Sofrasında” ağırlayan bir Cumhurbaşkanımızın olması!
Üstelik yanında, İktidar ortağı olan Türk Milliyetçilerinin sözde lideri Bahçeli ve diğer ortağı HÜDA-PAR denen, katil sürüsü Hizbullah’ın siyasi kolu var!
Bunlar mı Türk Milliyetçisi, bunlar mı Türk Milletinin dostu?
Hala gerçekleri görmüyorsanız, sana kurulmakta olan tuzakların farkında olmuyorsanız, aşağıdaki söz boşa söylenmemiş demektir!
“Her toplum, müstahak olduğu yönetimler tarafından idare edilir…”
Not; 1
UEFA’nın Merih Demiral’a “Bozkurt” işareti yaptığı için 2 maç ceza vermesi neye benzer biliyor musunuz?
Cübbeli Hoca’nın, Hıristiyan bir futbolcunun maça çıkarken istavroz çıkartmasını, “Bu futbolcu, Haçlı Seferlerinde Müslümanların katledilmesini kastederek, ayrımcılık yapıyor” demesine…
Not; 2
Türkiye’nin UEFA’daki Temsilcisi Servet Yardımcı!
Siz ne işe yararsınız? Niçin hala oradasınız?
Sağlık ve başarı dileklerimle
07 Temmuz 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı
BALDIRAN ZEHRİNİ KİM İÇECEK?
Hacı’m Selam;
Aşağıdaki sözleri, Türk Tarihinin ve Türk Milletinin önünde söylediniz.
T.C Başbakanı ve Cumhurbaşkanı olarak söylediğiniz ve sizin adınıza PKK Terör örgütüne “Devlet Sözü” veren MİT Müsteşarınız yüzünden, yüzlerce vatan evladı şehit oldu, binlercesi yaralandı. Siz, Valilerinize “PKK’ya dokunmayın” emir vermeseydiniz, bu ölüm hendekleri “ÖZYÖNETİM TALEBİ” gerekçesiyle yapılabilir miydi?
Sizce bu kadar ölüme-yıkıma sebep olacak kararları verenlerin sorumlulukları ve cezaları ne olmalı?
2013 yılı Şubat ayı!
Dönemin Başbakanı Erdoğan; “Gerekirse baldıran zehri içeriz. Siyasi hayatımıza mal olsa bile Çözüm Sürecine devam edeceğiz.”
2015 yılı 17 Eylül!
CB Erdoğan; “Çözüm süreci içinde Valilerimiz, kendilerine verdiğimiz talimatlar gereği, ciddi manada PKK terör örgütüne karşı operasyonlara girmiyorlardı!” (İki beyanın da canlı ve görüntülü kayıtları mevcuttur)
Bu süreçte, PKK militanları serbestçe kazdıkları tünellere, siperlere el yapımı bombalar yerleştirdiler ve yüzlerce askerimizi, polisimizi, güvenlik görevlimizi şehit ettiler.
Bu çocukların kanları, Türkiye’yi o dönem yöneten Erdoğan’ın ellerindedir.
Sadece tek başına bu olay, Türk Milletine bu acıları yaşatan Erdoğan ve AKP yönetiminin, akil insanlar diye geçinen satılmışların, beraberce “Baldıran Zehri” içmelerini gerektirir…
İçtiler mi? Nerde o yürek? Bunların Devlet Adamlığı ve delikanlılığı çakmadır!
Dilini tilkiden öğrenirsen, tavuk çalmayı sevap zannedersin!
Devlet Adamı, düşünür öyle söz verir. Verdiği sözün de arkasında durur.
O zaman herkes ona inanır.
Ama siz her adım atışınızda yalan söylerseniz, sizi seçen milletinizi değil de, Suriyeli kaçakları ve İhvan militanlarını korursanız dünyada yapayalnız kalırsınız.
Diline ve alnına yalan ve yolsuzluk yapışmış AKP, T.C Devletini batırıncaya kadar iktidar da mı kalacak?
Muhalefet Partilerinden, erken seçim isteyen var mı? Yok!
AKP’nin ya kendi kendine düşmesini ya da Erdoğan’ın ölmesini bekliyorlar!
İyi de, o zaman Türk Milletinin size neden ihtiyacı olsun ki?
Türkiye’nin aydınları, vatansever demokratları, gençleri, kadınları, sendikaları, sizler yaklaşmakta olan felaketi görmüyor musunuz? Hala susmaya devam edecek misiniz?
Ataol Behramoğlu’nun “Yunus Gibi” şiirini bilir misiniz?
Korkan varsa konuşmaya/ Anlam yükleyip susmaya,
Gerek kalmadı korkmaya/ Çünkü korkulan olmuştur.
Sesime kulak ver gülüm/Tutsaklığa yeğdir ölüm,
Nerede varsa böyle zulüm/ Çaresi isyan olmuştur…
Bizler, DOĞRU Partinin ve KURTULUŞ İTTİFAKININ Kuvvacıları, Kurtuluş Savaşımızda olduğu gibi bu ihanete direneceğiz.
Bu kez, Anayasal sınırlar içinde kalarak, kırmadan, dökmeden, incitmeden ve incinmeden “Silahsız Kurtuluş Mücadelesi” vereceğiz.
Bu mücadelede bizlere destek olun lütfen. AKP’den sizleri, bizler kurtarırız.
Başka bir çareniz var mı? Varsa söyleyin biz onlara yardımcı olalım.
Türk Milleti, hala Atatürk’ün ismi üzerinde tartışan, SARAY’IN peşinden koşan CHP’ye mi ümit bağlayacak?
Yoksa, son kongresiyle tamamen çözülmeye başlayan İyi Parti ye mi?
Hala AKP’den bir ümidi olanlara sesleniyoruz;
AKP diyor ki; “Adım Hıdır, elimden gelen budur!” Ülkeyi getirdikleri durum ortada! Biz de diyoruz ki; “Meydan kaldıysa Hıdır’a, Hıdır yiye yiye kudura…
DOĞRU Partinin ve KURTULUŞ İTTİFAKININ çıkış noktası, Büyük Önder Atatürk’tür.
Varış noktası ise, Atatürk ilke ve devrimlerinin yeniden Türk Devletine hakim, etkin olması ve gelişmiş ülkeler seviyesine gelmektir…
Bizler korkmayız. Bizler hırslarımızı aklımızın altına almayı bilenleriz.
Bizler demokratız ve vatanseveriz. Herkesi, özellikle kadınlarımızı ve gençlerimizi DOĞRU Parti ve KURTULUŞ İTTİFAKI saflarına bekliyoruz.
Işığın olduğu yerde gölge mutlaka olacaktır. Sizler hep ışığı takip edin.
DOĞRU Parti ve KURTULUŞ İTTİFAKI sizlere DOĞRUSUNU gösterecektir….
Sağlık ve başarı dileklerimle
08 Temmuz 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı