KÜRT SORUNU GERÇEĞİ VE GERÇEK ÇÖZÜM.!

BU ÜLKEDE BATININ DAYATTIĞI MANADA BİR KÜRT SORUNU YOKTUR.!

BİLAKİS ONLAR TARAFINDAN BİLİNÇLİ OLARAK SORUNLU HALE GETİRİLMİŞ BİR KÜRT TOPLULUĞU MESELESİ VARDIR.!

Bu mesele; yıllardır uygulan yoğun feodal baskı, yaptırım ve zulüm altında evrimleşemeyen ve bir türlü millet haline dönüşmesine izin verilmeyen çaresiz bir etnik topluluğun hazin hikayesidir..

Bu hazin hikayenin bizzatı kendisi, Kürt kökenli vatandaşlarımızla birlikte ülkemizin başına bela edilmiş çözümü çok kolay olmayan komplike bir sosyo-patolojik sorundur..

Millet olabilmek için açıklanabilir bir modernizm süreci olması gerekirken ne yazık ki Kürt topluluğunda böyle bir dönem tarihi boyunca hiç yaşanmamıştır.

Feodalizmi aşamamış bir topluluğun millete dönüşmesi ve mevcut yapıya entegre olması beklenemez.

Kürtler son çeyrek asırdır yaşadıkları bölgede feodalitenin patladığı en zorlu tarihi süreçten geçmektedir.

Feodalizmin yapı taşı aşirettir..

Kürt topluluğu asırlardır bir aşiret yapısıdır ve böyle bir yapıda hangi insanlar diye soramazsınız. Millet yapısı asla akla gelmez. Böyle bir yapılanmada ancak aşiret temellerine dayalı feodal bir topluluktan bahsedebilirsiniz..

Bu yüzdendir ki bugün ülkemizde sosyolojik evrimini tamamlayamamış ve ne yazıkki kaderine terk edilmiş bir Kürt topluluğu sorunu vardır.

Kürt sorunu bizzatı feodalizmin tam olarak kendisidir.

Böyle toplumlarda aile yapısı, akraba evliliği ve aşiret esaslarına göre kurulur ve evliliğe bir aşiret prangası vurulmuştur.

Bunun en tipik örneği Leyla Zana’nın hayatıdır.

Leyla Zana, 14 yaşında kendisinden 21 yaş büyük amca oğlu Mehdi Zana’ya verilmiştir. Bu yüzden tüm okul hayatı baskı altında geçtiği için tahsilini gizlice ve zorlanarak dışarıdan tamamlamak zorunda kalmıştır.

Son yaşadığımız Narin cinayeti de bu kapalı feodal topluluk yapısının hazin bir neticesidir ve nice sessiz narinler bu akibete muhataptır..

Aşiret yapısındaki Kürt topluluğu sorunu kendi evrimsel sorunudur. Bunu aşmanın yolu ve gerçek çözüm süreci Atatürk’ün modern Türkiyesi ve modernizmdir..

Burada detaylarına girmeyeceğim GAP, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün mevcut feodal yapının ortadan kaldırılması ve bölgesel kalkınma için planladığı sosyo kültürel bir modernizm projesidir. Rahmetli Süleyman Demirel’in ‘GAPI GAPTIRMAM’ sözünün esbab-ı mucibesi, bu projenin tarihi önemi ve bunu yerine getirecek olan kişinin adını tarihe altın harflerle geçirecek olmasındandır..

Türkiye’de kürt yanlısı gibi görünen dış destekli terörizm yapılanmaları olan PKK / dış bağlantıları/ ülkemizdeki siyasi uzantıları ve aynı şekilde Hizbullah, kürt toplumunun feodal yapıyı aşmasını, sosyolojik evrimini tamamlamasını, kürt burjuvazisinin oluşumunu ve GAP’ın hayata geçmesini engelleyen yapının bizzatı kendisidir..

Aslında Kürt burjuvazisinin oluşumu, feodalizmin ve mevcut terör yapılanmasının en büyük düşmanıdır. Ancak burjuvazi bu zorluğa rağmen oluşmaya başladığı an aldanıp dost sandığı teröre alet olmakta ve esaretten kurtuluşu ters döngüye sokmaktadır.

Batı destekli PKK terör örgütü, tuzağı görmüş olan Türkiye yanlısı Kürt toplumunun bebeklerini ve annelerini bu yüzden katlederek korku yaratmakta, gençlerini dağa çıkararak beyin yıkamakta, bölgede sürekli terör estirmektedir.

Bu aldatmaca içinde sözde Kürt meselesini kullanarak Türkiye’den toprak koparmaya çalışan emperyalizm gerçeğini ve BOP projesini görme zamanı çoktan geçmekte ve ülke bu nedenle önü alınamaz bir iç savaşa doğru adım adım sürüklenmektedir.

Kürt sorununa çözümü, teröristle masaya oturmak sanan AKP siyaseti yıllarca terörün Kürt kökenli kardeşlerimize daha çok zarar vermesinin önünü açmış ve bilakis terörün şehirlere yayılmasını ve kalıcı hale gelmesini sağlamıştır.

14 yıl süreyle sözde çözüm süreci adı altındaki yanlış politikalarla bilakis terör ateşine odun atılmış ve emperyalizme alet olunmuştur..

Terörle müzakere değil ancak ve ancak mücadele edilmelidir..

Gerçek çözüm; teröristle değil Kürt kardeşlerimizle masaya oturmaktan, batının takmış olduğu feodalizm prangalarını kırmaktan, aşiret düzenini yıkmaktan, onlara Atatürk’ü, Türk tarihini, Cumhuriyetin nimetlerini ve ne mutlu Türküm ifadesinin mahiyetini çok iyi anlatmaktan, yıllarca mağdur edilmiş ailelere ve yüzlerce Leyla Zana’ya medeniyetin tüm imkanlarını sunmaktan, zalim terör örgütünü yok ederek her türlü baskıya ve korkuya son vermekten ve GAP’ı sonuna kadar gerçekleştirmekten geçmektedir..

Devletin asli görevi Kürt kökenli vatandaşlarımızı bu gerçekle biran evvel yüzleştirmektir..

Görünen odur ki AKP iktidarının böyle bir derdi yoktur ve tam tersine bu kara düzeni siyasi ve şahsi ikballere tahvil etmektedirler.!

Devlet Bahçeli’nin yapmış olduğu son açıklama bunu bir kez daha ortaya koymuştur..

Bu zihniyeti elbirliğiyle kısa sürede göndereceğiz ve feodal düzenin prangalarını kırarak Kürt kökenli kardeşlerimizi ait oldukları özgür ve insani yaşam koşullarına biran evvel kavuşturacağız..

Ne mutlu Türküm diyene..

Dr. Vecdet Öz