Tüm dünyanın büyük umutlarla girdiği 2023 yılı, birçok sıkıntıyla sona erdi. Öyle ki gelişen teknolojiye karşın, her geçen yıl, bir öncekini aratıyor. 2023 yılı dünyamızın en sıcak yılı oldu; ortalama sıcaklık 1,43 derece arttı. Yerkürenin tarihi boyunca yaşanan iklimin doğal değişkenliğine ek olarak insan etkinliklerinin neden olduğu küresel iklim değişikliği, dünyamızın geleceğini tehdit etmektedir. Açlık ve susuzluğun büyük tehlike yaratması öngörülmektedir. Dünyada ve özellikle ülkemizde bunun için gerekli önlemler alınması yerine laf kalabalığı yapılmaktadır.
Bir yılı aşkın süredir devam eden Rusya-Ukrayna savaşından başka, Ekim ayından beri İsrail’in, Filistin’in Gazze Şeridi’nde soykırıma varan katliamı büyük trajedidir. 2023 yılında sivillerin hedef olduğu savaşlar için sadece etkisiz söylemlerde bulunulmaktadır. Dünyanın birçok ülkesinde siyasi kriz yaşanmakta ve ekonomik kriz görülmektedir.
2023 yılı ülkemiz açısından da her konuda kötü geçmiştir. Şubat ayında yaşanan depremin yaraları halen sarılamamıştır. Deprem bölgesindeki insanlarımız geçen bunca zamana karşın büyük sorunlarla boğuşmaktadır, halen çadırda yaşayanlar vardır. Mart ayında deprem bölgesi sel baskınına uğradı. Yurdumuzun birçok yerinde de sel baskınları yaşandı. Bilimi yok sayarak, ovaları imara açarak, yanlış yapılaşma sonucunda afetlere davetiye çıkarılmaktadır.
2023 yılı ülkemizde adalet ve hukukun olmadığı bir yıl olarak tarihe geçti. 2017 halk oylamasında siyasi iktidarın yaptığı sivil darbe ile demokrasi rafa kaldırıldı ve tek adam sistemine geçildi. Dinci çevrelerden ve din görevlilerinden sık sık Türkiye’nin laik yapısını hedef alan, eşsiz liderimiz Atatürk’e yapılan hakaretlerle, toplumu kutuplaştıran çok sayıda açıklama geldi. Ancak bağımlı yargı, yapılan suç duyurularını görmezden geldi.
Yargıtay’ın bozma kararının ardından yeniden görülen Balyoz davasında, 6 emekli general hapis cezasına çarptırıldı. Yaşları 80 üzerinde olan bu komutanlar, cezaevinde tutulmaktadır ve açıkça ölümleri beklenmektedir tıpkı Vural Avar Paşa gibi. Sürekli Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’yı gündeme getirenlerin bu onurlu komutanlardan söz etmemesi ilginçtir. TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi’ne direnmesi, yargının düşürüldüğü durumu göstermektedir.
Her şeyi olduğu gibi ekonomiyi de eline yüzüne bulaştıran siyasi iktidar, toplumu açlık ve yoksulluğa itmiştir. İşsizlik büyük boyuta ulaşmıştır, gerçek enflasyon gizlenmektedir. Terör azmış, Aralık ayında şehit olan 12 askerimizin haberi sıradanlaştırılmıştır. Suudi kralının ölümü üzerine ulusal yas ilan edenler, şehitlerimizi önemsememektedir.
2023 yılı, Türkiye’de en yoğun laiklik tehlikesinin tartışıldığı yıl olarak anılacaktır. Proje muhalefetin altılı ganyan pazarlamasıyla kazanılması gereken 14 ve 28 Mayıs seçimleri, bilerek ve isteyerek AKP’ye hediye edildi. Tayyip Erdoğan’ın anayasayı ihlal ederek 3. kez aday olmasına ses çıkarmayan proje muhalefet, görevini tamamlamış oldu. Böylece siyasi iktidar, laikliği yok etme girişimlerinde daha da cesaretlendi. Laiklik tartışması en çok eğitim alanında yaşandı ve eğitime tarikatların damga vurması hızlandı. Eğitimde karma eğitime son verilmesi ve ahlaki ve manevi eğitimin arttırılması gündeme getirildi.
Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) projesi adı altında okullarda Diyanet İşleri’nde görev yapan imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kuran kursu hocalarının okullara ‘manevi danışman’ olarak görevlendirilmesi kararlaştırıldı. Protokol doğrultusunda öğrencilere cami temizliği yaptırıldı. Milli Eğitim Bakanlığı Ekim ayında yayımladığı yeni yönetmelikle okullarda mescidin bulunmasını zorunlu kıldı ve müfredata ‘zorunlu seçmeli’ din dersleri getirilerek din dersi sayısı artırıldı. İstanbul Tuzla Piyade Okulu’nda bazı teğmenlerin Atatürk karşıtlığı yaptığı ortaya çıktı. Milli Savunma Bakanlığı’ndan bu konuda tatmin edici bir açıklama gelmedi.
29 Aralık günü Fenerbahçe ile Galatasaray futbol kulüplerinin Suudi Arabistan’da oynayacağı süper kupa final maçının ertelenmesi, toplumda iyimserlik yarattı. Suudi Arabistan’ın yaptığı dayatmalara verilen tepki olumluydu. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında böyle bir kupa maçının neden ve niçin Suudi Arabistan’da oynanması ciddi olarak tartışılmadı ve gerekli tepki verilmedi. Bu işi düzenleyen Türkiye Futbol Federasyonu, Fenerbahçe ve Galatasaray kulüplerinin yöneticileri ile organize edenler açıkça suçludur. Özellikle Fenerbahçe ve Galatasaray kulüpleri alacakları parayı düşünürken akıllarına Atatürk gelmedi mi? Büyük önderimiz Atatürk’e düşman ve ortaçağ karanlığı yaşayan şeriatçı bir devlette maç oynamaya gidip, sahaya çıktıkları anda mı akıllarına Atatürk geldi?
Ülkemizde siyasi iktidar eliyle yıllardır Atatürk ilke ve devrimleri çiğnenirken, cumhuriyetin kurumları peşkeş çekilirken, ülke toprakları satılırken, Ege adalarımız işgal edilirken ses çıkarmayanların, tepki vermeyenlerin son çıkışları inandırıcılıktan uzaktır. Atatürk yoksa Türkiye’nin de yok olduğu yeni mi akıllara geldi? Şurası unutulmamalıdır ki Atatürk Türkiye’dir, Türkiye Atatürk’tür.
2024 yılı, uğurladığımız 2023 yılından her bakımdan daha zorlu geçecektir. O yüzden tepkilerimizi ülkemizin çıkarları doğrultusunda verip, demokratik ve laik cumhuriyetimize sahip çıkmalıyız. Mücadele içinde, sağlıklı ve mutlu bir yıl dileğiyle.
Suay Karaman, 1 Ocak 2024.